İlâhî Semâda Doğan Parlak Güneş ve Onun Işığını Saçan Yıldızlar:
Ali el-Hemedânî -kuddise sırruh- Hazretleri “Fusûsu’l-Hikem Şerhi”nde, Hâtem-i evliyâ olan zâtla nurlarını ondan alan diğer velîlerin durumunu, ışığını güneşten alan ay ve yıldızların durumuna benzetmiş; ayın ve yıldızların güneş yokken onun ışığını saçtıklarına işaret ederek, “Nûr”uyla göz kamaştıran güneşin ancak, ay ve yıldızlar gökyüzünden tamamen kaybolduğu zaman zuhûr ettiğine dikkati çekmiştir:
“Göz kamaştıran güneşle, onun nûrunun şûleleri altında varlıklarını gizleyen, dünyevî varlıkların derinliklerine girip karar kılan, cismî tabî’at ağırlıklarının karanlık vaktinden sonra zuhûr eden parıltılarını saçan yıldızlar misâli; peygamberlerin özlerinde de ‘İlmu’llâh’, yâni ‘Allah’ın ilmi’; kendilerine nübüvvetin varlığının zuhûr etmesini talep ettiren isti’dâdlarının çokluğu nisbetinde meydana gelir. Ay ve yıldızların zuhûru, ancak geceleyin kuvvetli ve şiddetli bir biçimde kendini belli eder. İşte Hâtemü’l-evliyâ’nın velîler meydanındaki muhteşem hâli de aynen böyledir.” (“Şerh-i Fusûsu’l-Hikem”, Süleymâniye Ktp. Şehid Ali Paşa, nr.: 2794/37, vr. 535a)
Ali el-Hemedânî -kuddise sırruh- Hazretleri “Fusûsu’l-Hikem Şerhi”nde, Hâtem-i evliyâ olan zâtla nurlarını ondan alan diğer velîlerin durumunu, ışığını güneşten alan ay ve yıldızların durumuna benzetmiş; ayın ve yıldızların güneş yokken onun ışığını saçtıklarına işaret ederek, “Nûr”uyla göz kamaştıran güneşin ancak, ay ve yıldızlar gökyüzünden tamamen kaybolduğu zaman zuhûr ettiğine dikkati çekmiştir:
“Göz kamaştıran güneşle, onun nûrunun şûleleri altında varlıklarını gizleyen, dünyevî varlıkların derinliklerine girip karar kılan, cismî tabî’at ağırlıklarının karanlık vaktinden sonra zuhûr eden parıltılarını saçan yıldızlar misâli; peygamberlerin özlerinde de ‘İlmu’llâh’, yâni ‘Allah’ın ilmi’; kendilerine nübüvvetin varlığının zuhûr etmesini talep ettiren isti’dâdlarının çokluğu nisbetinde meydana gelir. Ay ve yıldızların zuhûru, ancak geceleyin kuvvetli ve şiddetli bir biçimde kendini belli eder. İşte Hâtemü’l-evliyâ’nın velîler meydanındaki muhteşem hâli de aynen böyledir.” (“Şerh-i Fusûsu’l-Hikem”, Süleymâniye Ktp. Şehid Ali Paşa, nr.: 2794/37, vr. 535a)