Rükneddîn eş-Şirâzî -kuddise sırruh- Hazretleri
Hâtemü’l-Evliyâ’ya Kayıtlanan Velâyet:
Hazret eserinin başka bir noktasında ise “Hâtemü’l-evliyâ”ya kayıtlanan “Hâtemü’l-velâye” mertebesinin sıradan bir mertebe değil, peygamberlere ve velîlere kaynak olan en yüksek velâyet mertebesi olduğunu beyân buyurmuştur:
“Hâtemü’r-rüsul’ün Hatm’e nispet edilmesi, derin ve yerleşik mânâsıyla; diğer nebilerin ve resullerin velâyetine kaynak olan Hâtem-i velâyet mişkâtının da kaynağı olduğunu tevehhüm eden kişinin aldandığına delâlet eden işâretin def’ini gösterir.
Hâtem-i rüsul’ün Hâtem-i evliyâ’ya nisbeti de, Hâtem-i rüsul’e nisbet edilen diğer peygamberlerin ve velîlerin Hâtem-i rüsul’e nisbet edilişlerine dâir kendilerine bir alâmet olur.
Zâhiri risâlet ve nübüvvetlerin aslı, bâtını ise velâyet olan Hâtem-i rüsul -sallallâhu aleyhi ve sellem- hem resul, hem nebî, hem de velîdir. Hâtem-i evliyâ ise velâyetin kendisine kayıtlandığı; yâhut nübüvvetin Seyyid’inin mazharı olarak adlandırılan diğer peygamberlerin yokluk zamânında zâhir olup, hatme erdiren sonuncuları olarak getirildiği tıynetinin zûhurundan önce açığa çıkarılan mazhardır.
Nübüvvetin hem kayıtlı olanı, hem de mutlak olanı vardır. Velâyet’in de hem mutlak, hem de kayıtlı olanı vardır. Hâtem-i velâyet ise ona kayıtlanmıştır. Allah-u Teâlâ’nın izniyle inşaallah anlamışsındır!” (“Nusûsu’l-Husûs fî Tercemeti’l-Fusûs”; Pertev Paşa, nr.: 295, 75a vr.)
Hâtemü’l-Evliyâ’ya Kayıtlanan Velâyet:
Hazret eserinin başka bir noktasında ise “Hâtemü’l-evliyâ”ya kayıtlanan “Hâtemü’l-velâye” mertebesinin sıradan bir mertebe değil, peygamberlere ve velîlere kaynak olan en yüksek velâyet mertebesi olduğunu beyân buyurmuştur:
“Hâtemü’r-rüsul’ün Hatm’e nispet edilmesi, derin ve yerleşik mânâsıyla; diğer nebilerin ve resullerin velâyetine kaynak olan Hâtem-i velâyet mişkâtının da kaynağı olduğunu tevehhüm eden kişinin aldandığına delâlet eden işâretin def’ini gösterir.
Hâtem-i rüsul’ün Hâtem-i evliyâ’ya nisbeti de, Hâtem-i rüsul’e nisbet edilen diğer peygamberlerin ve velîlerin Hâtem-i rüsul’e nisbet edilişlerine dâir kendilerine bir alâmet olur.
Zâhiri risâlet ve nübüvvetlerin aslı, bâtını ise velâyet olan Hâtem-i rüsul -sallallâhu aleyhi ve sellem- hem resul, hem nebî, hem de velîdir. Hâtem-i evliyâ ise velâyetin kendisine kayıtlandığı; yâhut nübüvvetin Seyyid’inin mazharı olarak adlandırılan diğer peygamberlerin yokluk zamânında zâhir olup, hatme erdiren sonuncuları olarak getirildiği tıynetinin zûhurundan önce açığa çıkarılan mazhardır.
Nübüvvetin hem kayıtlı olanı, hem de mutlak olanı vardır. Velâyet’in de hem mutlak, hem de kayıtlı olanı vardır. Hâtem-i velâyet ise ona kayıtlanmıştır. Allah-u Teâlâ’nın izniyle inşaallah anlamışsındır!” (“Nusûsu’l-Husûs fî Tercemeti’l-Fusûs”; Pertev Paşa, nr.: 295, 75a vr.)