Hatemiyyet Mertebesinde
"Hurûfu'l-Mukâta'a"ya Vâkıf Olan İki Kâmil Mazhar
Hatemiyyet Mertebesinde
"Hurûfu'l-Mukâta'a"ya Vâkıf Olan İki Kâmil Mazhar:
Bandırmalı-zâde Mustafa Hâşim Efendi -kuddise sırruh- Hazretleri "'Ankâ-yı Maşrık" adlı eserinde Rûm sûre-i şerîf'inin ilk üç Âyet-i kerime'sindeki ve Kur'an-ı kerim'in diğer sûrelerinin başındaki "Hurûf-ı mukâta'a"nın, Hâtemü'l-enbiyâ olan Muhammed Aleyhisselâm'a ve kâmil vârisi Hâtemü'l-evliyâ'ya ma'lûm kılındığını beyan ederek, bu esrâr-ı İlâhî'nin sırlarına âit mânâları kabul edenlerin yakînî iman ile müşerref olduklarını; onu tam anlamıyla idrâk edemeyen bâzı sapık fırkaların ise, yanlış te'villerle gerçek Tevhîd yolundan saptıklarını haber vermiştir:
"Rûm sûresi'nin başından 'seyağlebûne: gâlip gelecekler'e varıncaya kadarki Rabbânî Âyet'ler (Rûm: 1-3), Sübhânî sırlar ve Kur'ânî harfler ve diğer Kur'an sûrelerinin başlarında olan hurûf-ı mukâta'alar, malûm vakte dek meydana gelecek kâinât hâdiselerinin zuhûrunu ve İlâhî hükümlerin esrârını ayân ve beyân eylerler. Nübüvvet hânedânının Seyyid'lerinin 'Hatm-i nübüvvet' nûrunun ve Hâtem-i velâyet sırrının vârisinin malûmlarıdır ki, işte bu Âyet-i kerime'ye yakîn bir îmân ile îmân edenler, zikrolunan Kur'ân manâlarının sırlarını şüphesiz kabul ederler.
Nitekim Allah-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:
'Yaş ve kuru her şey apaçık bir Kitap'ta yazılmıştır.' (En'âm: 59)
Şimdi bu Lâhûtî esrâr ilmini ve Nübüvvet hânedânı ilmini çok kimseler anladım ve idrâk eyledim zannıyle yalnız naklî ve aklî ilimlere istinâd edip ve çok kimseler dahi bir mikdâr anlayıp, yalnız tam bir idrâke kuvvetleri olmadığından Ümmet-i merhûmeyi parçalayıp bölerek; kimi hulûl (birleşme) ve kimisi vücûd yoluna, kimisi dehrîliğe ve kimisi hurûfîliğe tutunup nice nice bâtıl fırkaların îcâd ve izhârına sebep oldular. Lâkin Tevhîd ehli katında Hakk olan yol zâhir ve âşikârdır, bizim bu yolumuz Kitap ve Sünnet ile kayıtlıdır.
Nitekim Muhbir-i Sâdık -sallallahu aleyhi ve sellem-:
'(Yeryüzünde) Allah diyen kimse bulundukça kıyamet kopmaz!' buyurmuştur. (Buhârî)" ("Ankâ-yı Maşrık", Ankara Adnan Ötüken İl Halk Ktp. nr.: 311, vr. 2b-3a)
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
Copyright ©2015 HAKİKAT. All Rights Reserved.
"Hurûfu'l-Mukâta'a"ya Vâkıf Olan İki Kâmil Mazhar
Hatemiyyet Mertebesinde
"Hurûfu'l-Mukâta'a"ya Vâkıf Olan İki Kâmil Mazhar:
Bandırmalı-zâde Mustafa Hâşim Efendi -kuddise sırruh- Hazretleri "'Ankâ-yı Maşrık" adlı eserinde Rûm sûre-i şerîf'inin ilk üç Âyet-i kerime'sindeki ve Kur'an-ı kerim'in diğer sûrelerinin başındaki "Hurûf-ı mukâta'a"nın, Hâtemü'l-enbiyâ olan Muhammed Aleyhisselâm'a ve kâmil vârisi Hâtemü'l-evliyâ'ya ma'lûm kılındığını beyan ederek, bu esrâr-ı İlâhî'nin sırlarına âit mânâları kabul edenlerin yakînî iman ile müşerref olduklarını; onu tam anlamıyla idrâk edemeyen bâzı sapık fırkaların ise, yanlış te'villerle gerçek Tevhîd yolundan saptıklarını haber vermiştir:
"Rûm sûresi'nin başından 'seyağlebûne: gâlip gelecekler'e varıncaya kadarki Rabbânî Âyet'ler (Rûm: 1-3), Sübhânî sırlar ve Kur'ânî harfler ve diğer Kur'an sûrelerinin başlarında olan hurûf-ı mukâta'alar, malûm vakte dek meydana gelecek kâinât hâdiselerinin zuhûrunu ve İlâhî hükümlerin esrârını ayân ve beyân eylerler. Nübüvvet hânedânının Seyyid'lerinin 'Hatm-i nübüvvet' nûrunun ve Hâtem-i velâyet sırrının vârisinin malûmlarıdır ki, işte bu Âyet-i kerime'ye yakîn bir îmân ile îmân edenler, zikrolunan Kur'ân manâlarının sırlarını şüphesiz kabul ederler.
Nitekim Allah-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:
'Yaş ve kuru her şey apaçık bir Kitap'ta yazılmıştır.' (En'âm: 59)
Şimdi bu Lâhûtî esrâr ilmini ve Nübüvvet hânedânı ilmini çok kimseler anladım ve idrâk eyledim zannıyle yalnız naklî ve aklî ilimlere istinâd edip ve çok kimseler dahi bir mikdâr anlayıp, yalnız tam bir idrâke kuvvetleri olmadığından Ümmet-i merhûmeyi parçalayıp bölerek; kimi hulûl (birleşme) ve kimisi vücûd yoluna, kimisi dehrîliğe ve kimisi hurûfîliğe tutunup nice nice bâtıl fırkaların îcâd ve izhârına sebep oldular. Lâkin Tevhîd ehli katında Hakk olan yol zâhir ve âşikârdır, bizim bu yolumuz Kitap ve Sünnet ile kayıtlıdır.
Nitekim Muhbir-i Sâdık -sallallahu aleyhi ve sellem-:
'(Yeryüzünde) Allah diyen kimse bulundukça kıyamet kopmaz!' buyurmuştur. (Buhârî)" ("Ankâ-yı Maşrık", Ankara Adnan Ötüken İl Halk Ktp. nr.: 311, vr. 2b-3a)
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
Copyright ©2015 HAKİKAT. All Rights Reserved.