Hâtemü’l-Enbiyâ ile Hâtemü’l-Evliyâ’yı
ynı Noktada Birleştiren Makam:
Molla Câmî -kuddise sırruh- Hazretleri Hâtemü’l-evliyâ’nın, Hâtemü’l-enbiyâ’nın şeriatına tâbî olarak kavuştuğu bu velâyetle diğer nebi ve resullere de istimdâd ettiğine dikkati çekmiş; Hâtemü’l-enbiyâ’nın bâtın velâyetini elinde bulundurması nedeniyle, onun Hâtemü’r-rüsul’den, yalnız risâleti yönünden geride kaldığını haber vermiştir:
“Hâtemü’l-evliyâ, unsurî neş’eti icâbı, ilâhî hükümde Hâtemü’r-rüsul’ün kendisine teşrî’den getirdiği şeye tâbî olur. Unsurî terkibi gereğince ona, hakikatı gereği onunla arasındaki metbuiyyetin muktezâsı bulunan bu tâbî oluşu ise, ona makâmı hususunda herhangi bir noksanlık getirmez; resullerin bu ilmi Hâtemü’l-evliyâ mişkâtı dışında göremedikleri hakkında, bizim tâkip ettiğimiz yola ters de düşmez. Şu hâle göre, hakikati itibâriyle resûlü’l-Hâtem’in bâtın ciheti olması bakımından; unsurî neş’eti mûcibince, risâleti yönünden ona tâbî bir velî olarak onun mertebesi, Hâtemü’r-rüsul’ünkinden sadece bir yönden geride olur.” (Şerhü’l-Fusûs li’l-Câmî; Ayasofya: B-4208, 351a yaprağı)
ynı Noktada Birleştiren Makam:
Molla Câmî -kuddise sırruh- Hazretleri Hâtemü’l-evliyâ’nın, Hâtemü’l-enbiyâ’nın şeriatına tâbî olarak kavuştuğu bu velâyetle diğer nebi ve resullere de istimdâd ettiğine dikkati çekmiş; Hâtemü’l-enbiyâ’nın bâtın velâyetini elinde bulundurması nedeniyle, onun Hâtemü’r-rüsul’den, yalnız risâleti yönünden geride kaldığını haber vermiştir:
“Hâtemü’l-evliyâ, unsurî neş’eti icâbı, ilâhî hükümde Hâtemü’r-rüsul’ün kendisine teşrî’den getirdiği şeye tâbî olur. Unsurî terkibi gereğince ona, hakikatı gereği onunla arasındaki metbuiyyetin muktezâsı bulunan bu tâbî oluşu ise, ona makâmı hususunda herhangi bir noksanlık getirmez; resullerin bu ilmi Hâtemü’l-evliyâ mişkâtı dışında göremedikleri hakkında, bizim tâkip ettiğimiz yola ters de düşmez. Şu hâle göre, hakikati itibâriyle resûlü’l-Hâtem’in bâtın ciheti olması bakımından; unsurî neş’eti mûcibince, risâleti yönünden ona tâbî bir velî olarak onun mertebesi, Hâtemü’r-rüsul’ünkinden sadece bir yönden geride olur.” (Şerhü’l-Fusûs li’l-Câmî; Ayasofya: B-4208, 351a yaprağı)