FAHREDDİN IRÂKÎ -kuddise sırruh-
Vahdâniyyet ve Ferdâniyyet’e Otağını Kuran Kişi:
Hazret, “Lemeât” adlı eserinin “On dokuzuncu Lem’a”sında Allah âşıklarının ruhî yapısı üzerinde dururken, Hâtemü’l-evliyâ’dan başka hiçbir velinin ulaşamayacağı bildirilen “Vahdâniyyet” ve “Ferdâniyyet” mertebesinden şu şekilde bahsetmiştir:
“Âşığın gönlü taayyünden münezzehtir, izzetin kubbesi altında gayb ve şehâdet deryâlarının kavşağıdır. Himmeti çok yüksektir. Deryâyı kadehle bin kere içecek olsa, bir daha içmek ister. Son derece genişliğinden dolayı bütün âleme sığmaz, bilâkis bütün âlem ona karşı görünmez olur. ‘Ferdâniyyet’in, ‘Vahdâniyyet’in alanında hâkimiyetin otağını kurar. Bütün âlemin işlerini orada görür, açmayı, bağlamayı meydana koyar. Kabz ve bast’ı, telvin ve temkin’i aşikâr eyler.” (Lemeât; s. 72, On dokuzuncu Lem’a’dan naklen)
Vahdâniyyet ve Ferdâniyyet’e Otağını Kuran Kişi:
Hazret, “Lemeât” adlı eserinin “On dokuzuncu Lem’a”sında Allah âşıklarının ruhî yapısı üzerinde dururken, Hâtemü’l-evliyâ’dan başka hiçbir velinin ulaşamayacağı bildirilen “Vahdâniyyet” ve “Ferdâniyyet” mertebesinden şu şekilde bahsetmiştir:
“Âşığın gönlü taayyünden münezzehtir, izzetin kubbesi altında gayb ve şehâdet deryâlarının kavşağıdır. Himmeti çok yüksektir. Deryâyı kadehle bin kere içecek olsa, bir daha içmek ister. Son derece genişliğinden dolayı bütün âleme sığmaz, bilâkis bütün âlem ona karşı görünmez olur. ‘Ferdâniyyet’in, ‘Vahdâniyyet’in alanında hâkimiyetin otağını kurar. Bütün âlemin işlerini orada görür, açmayı, bağlamayı meydana koyar. Kabz ve bast’ı, telvin ve temkin’i aşikâr eyler.” (Lemeât; s. 72, On dokuzuncu Lem’a’dan naklen)