Velîlerin Mâneviyât Göğünde
"Hâtemü'l-Velâye" Güneşini Müşâhade Etmeleri:
Şeyh Hüseyin bin Abdullah el-Abbâsî -kuddise sırruh- Hazretleri "el-Husûs bi-Edâti'n-Nusûs fî Şerhi'l-Fusûs" adlı eserinin son satırlarında, Hâtemü'l-evliyâ'nın kendisini iki tuğla sûretinde görmesiyle ilgili sırra işâret ederek, eserine gizlediği en büyük hazîneyi ifşâ etmiştir:
"Hâtemü'l-evliyâ Hâtemü'r-rusül'ün şerî'atına tâbî olur. İşte bu 'iki tuğla' lâfzına nisbetle, duvarı tamamlayan ondaki bu 'iki tuğla' da Hâtemü'l-evliyâ olur. Hâtemü'l-evliyâ Hâtemü'r-rusül aynasında kendisini metbû (tâbi olunan) olarak görmüş olunca Hakk'ın sırrını da görür. Zîrâ duvar, zâhiri bakımından 'Nübüvvet ilmi', yâni 'Şer'î nübüvvet' üzerine; bâtını bakımından da 'Velâyet ilmi', yâni 'Zât'la ilgili has bir ilim' üzerine döşenmiştir. Hâtemü'l-evliyâ'nın kendisini onda iki tuğla şeklinde görmüş olmasını gerektiren sebep, zâhirde Hâtemü'r-rusül'ün şerî'atına tâbî olmasıdır. O ise gümüş tuğla yeridir. Büyüklerin önde gelenlerinin seyrinin hacmi, Zât'ın keşfine tahsis edilen meydanda öne geçtikleri saflara göredir.
Peygamberler arasında işi bağlayan temellerin ikisinden biri gümüşten, diğeri ise altındandır. Bundan sonra sırrın ziyâdelik kazanması söyleneni karıştırır. Halbuki o zâhirdir ve İlâhî ahkâm hakkında onun, kendisine tâbî olduğu şeydir.
Ey benim gösterdiğimi keşfedip anlayabilen kişi! Gümüş onun saf cevheridir, sana öğretilen ilmi sakın görmezden gelme, bâtınların karanlığıyla perdelenip bunu sakın reddetme! Bâtınlar karanlıklardan sıyrılınca ayna ortaya çıkar, onda görüntü zuhûr edince onların nazar ettiği güneş, izi tâkip edilen kemâlle gece karanlığındaki ay gibi gözükmeye başlar. İşte bu, 'Fusûs Şerhi'ndeki onunla (Hâtemü'l-evliyâ ile) ilgili bir hazînedir. Allah doğruyu söyleyen ve yola hidâyet edendir!
Allah'ın salâtı ve çokça teslimiyetler, Efendimiz Muhammed'e ve âlinin ve ashâbının üzerine olsun. Âmîn…" ("el-Husûs bi-Edâti'n-Nusûs fî Şerhi'l-Fusûs", İ.Ü. Ktp., AY, nr.: 4480, vr. 56b)
Hüseyin bin Abdullah el-Abbâsî -kuddise sırruh- Hazretleri "el-Husûs bi-Edâti'n-Nusûs fî Şerhi'l-Fusûs" adlı risâlesini bu sözleriyle sona erdirmiştir.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
Copyright ©2015 HAKİKAT. All Rights Reserved.
"Hâtemü'l-Velâye" Güneşini Müşâhade Etmeleri:
Şeyh Hüseyin bin Abdullah el-Abbâsî -kuddise sırruh- Hazretleri "el-Husûs bi-Edâti'n-Nusûs fî Şerhi'l-Fusûs" adlı eserinin son satırlarında, Hâtemü'l-evliyâ'nın kendisini iki tuğla sûretinde görmesiyle ilgili sırra işâret ederek, eserine gizlediği en büyük hazîneyi ifşâ etmiştir:
"Hâtemü'l-evliyâ Hâtemü'r-rusül'ün şerî'atına tâbî olur. İşte bu 'iki tuğla' lâfzına nisbetle, duvarı tamamlayan ondaki bu 'iki tuğla' da Hâtemü'l-evliyâ olur. Hâtemü'l-evliyâ Hâtemü'r-rusül aynasında kendisini metbû (tâbi olunan) olarak görmüş olunca Hakk'ın sırrını da görür. Zîrâ duvar, zâhiri bakımından 'Nübüvvet ilmi', yâni 'Şer'î nübüvvet' üzerine; bâtını bakımından da 'Velâyet ilmi', yâni 'Zât'la ilgili has bir ilim' üzerine döşenmiştir. Hâtemü'l-evliyâ'nın kendisini onda iki tuğla şeklinde görmüş olmasını gerektiren sebep, zâhirde Hâtemü'r-rusül'ün şerî'atına tâbî olmasıdır. O ise gümüş tuğla yeridir. Büyüklerin önde gelenlerinin seyrinin hacmi, Zât'ın keşfine tahsis edilen meydanda öne geçtikleri saflara göredir.
Peygamberler arasında işi bağlayan temellerin ikisinden biri gümüşten, diğeri ise altındandır. Bundan sonra sırrın ziyâdelik kazanması söyleneni karıştırır. Halbuki o zâhirdir ve İlâhî ahkâm hakkında onun, kendisine tâbî olduğu şeydir.
Ey benim gösterdiğimi keşfedip anlayabilen kişi! Gümüş onun saf cevheridir, sana öğretilen ilmi sakın görmezden gelme, bâtınların karanlığıyla perdelenip bunu sakın reddetme! Bâtınlar karanlıklardan sıyrılınca ayna ortaya çıkar, onda görüntü zuhûr edince onların nazar ettiği güneş, izi tâkip edilen kemâlle gece karanlığındaki ay gibi gözükmeye başlar. İşte bu, 'Fusûs Şerhi'ndeki onunla (Hâtemü'l-evliyâ ile) ilgili bir hazînedir. Allah doğruyu söyleyen ve yola hidâyet edendir!
Allah'ın salâtı ve çokça teslimiyetler, Efendimiz Muhammed'e ve âlinin ve ashâbının üzerine olsun. Âmîn…" ("el-Husûs bi-Edâti'n-Nusûs fî Şerhi'l-Fusûs", İ.Ü. Ktp., AY, nr.: 4480, vr. 56b)
Hüseyin bin Abdullah el-Abbâsî -kuddise sırruh- Hazretleri "el-Husûs bi-Edâti'n-Nusûs fî Şerhi'l-Fusûs" adlı risâlesini bu sözleriyle sona erdirmiştir.
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
Copyright ©2015 HAKİKAT. All Rights Reserved.