Küllî Nûr'un Işıltısı Olan
Diğer Velîlere Nispeti:
Şeyh Mahmûd ed-Dâmûnî -kuddise sırruh- Hazretleri "Cevâhirü'l-Kıdem alâ Fusûsu'l-Hikem"inde yer alan Hâtemü'l-velâye ile ilgili son ifşaatında ise; Hâtemü'r-rusül Aleyhisselâm, Âdem Aleyhisselâm su ile toprak arasında iken nebî olduğu gibi, Hâtemü'l-evliyâ'nın da aynı şekilde velî oluşunun sırrını açıkça beyan etmekte ve diğer velîlerle onun arasındaki farkı şu cümlelerle dile getirmektedir:
"Âdem Aleyhisselâm'dan Îsâ bin Meryem ya da Hâlid bin Sinân -aleyhimâsselâm-dan ibâret olan son nebîye varıncaya kadar, Allah'ın kerem sâhibi peygamberlerinden hiçbir peygamber yoktur ki, bu makamda hiçbiri taayyün edemediği için; onlardan herhangi biri Nübüvvet bakımından imdâdını ancak Hâteme'n-nebiyyîn olan Muhammed Aleyhissalâtü ves-selâm'ın mişkâtından (kandilinden) elde etmiş olmasın. O'nun -aleyhisselâm- tıyneti varlığı, yâni cismânî sûreti onların tıynetleri varlığına nisbetle, melekût âlemi değil, mülk âleminde sona bırakılmış ise de; insânî hakikatiyle o melekût âleminde, Peygamberlerin -aleyhimüsselâm- hakikatlerinin taayyününden önce de mevcuttu.
Nitekim o -aleyhisselâm-, bu makâma işâret eden Hadîs'inde geldiği gibi, şöyle buyurmuştu:
'Âdem su ile toprak arasında iken ben peygamber idim.' (Buhârî)
Yâni insânî hakîkat, onun varlığının su ile toprak arasındaki taayyününe dönüşmüştür. Murâd edilen de, gâlip unsurlarla insânî yaratılışın arasıdır. Ancak o, aynı zamanda ateş ve hava da ol-maktadır. Onda gâlip olan unsur ise ateş ve havadır."
"Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-in: 'Âdem su ile toprak arasında iken ben peygamber idim' sözü sahîhtir; rivâyette ne Âdem, ne su, ne de toprak vardır. O ise, kendisine yakîn ilminin zevki verilen kimsenin yanında, hakkında şüpheye imkân olmayacak şekilde malûmdur. Peygamber'imiz -aleyhisselâm-dan başka peygamberler -aleyhimüsselâm-, Îsâ bin Meryem ve Yahyâ bin Zekeriyyâ -aleyhimâsselâm- dışında, umûmî anlamda velâdetinden, kırklardan sonra, ancak kendi kavimlerine gönderildikleri zaman nebî olmuşlardır. Onların ikisi ise, Âdem su ile toprak arasında iken peygamber olduğu gibi; kırklardan önce, velâdetten sonra nebîler olmuşlardır.
Nitekim Allah-u Teâlâ Îsâ Aleyhisselâm'ın şöyle dediğini beyan buyurur: 'Ben Allah'ın kuluyum, bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı.'
Allah-u Teâlâ Yahyâ Aleyhisselâm hakkında ise şöyle buyurmuştur:
'Ey Yahyâ! Kitab'ı kuvvetle tut! Biz sana küçük yaşta hikmetler ve katımızdan bir rahmet verdik, seni temizledik ve takvâ sâhibi kıldık.'
İşte zikri geçen kısımların üçüncüsü olan Hâtemü'l-evliyâ da aynı şekilde, Âdem su ile toprak arasında iken velî idi. Çünkü o da, makamların ve kuşatıcılıkların tümünü kendinde toplaması yönünden, bütün İlâhî Nûr'ların kendisinden çıktığı toplayıcılığın hepsini tümüyle biraraya toplayan bu Küllî Nûr'un bir ışıltısı olduğu için, nebîlerin ve resullerin Seyyid'inin kademi üzerindedir. Onda hiçbir hâl ve makam kayıtlanmaz; bilâkis O'na eşsiz ve benzersizce yöneldiği gibi, bütün Evliyâ-i'l-kirâm'ın kuşattıklarının da üzerinde yürür.
Allah-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:
'Ey Yesrîb ehli! Size duracak makam yok, dönün!'
Yâni kevnî hakikatlerin tümünü topladığınız hakikatinize dönün! Bu ise Hakîkatü'l-Muhammediyye'dir. Hakîkatü'l-Muhammediyye'den Hakîkatü'l-Ehadiyye'ye dönün ki, bu, kevnî hakikatlerin kendisinde çoğaldığı Vâhidiyyet hazîresinin de fevkindedir.
Hâtemü'l-evliyâ'nın dışında kalan Evliyâ-i kirâm ise ancak; ilim hakkında mücâhede, Ahkâm'ın gerektirdiği üzere amel, ikâme için lâzım olan zâhirî ve bâtınî temizlikle bu makâmı elde ettikten sonra, velâyet şartlarını tahsil ve tam tahakkuk ettikten sonra velî olmuşlardır." ("Kitâbu Cevâhirü'l-Kıdem alâ Fusûsu'l-Hikem", Süleymâniye Ktp. Reşîd Efendi, nr.: 407, vr. 69a-69b)
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
Copyright ©2015 HAKİKAT. All Rights Reserved.