Göz Kamaştıran En Bol Hisse:
Hakîm et-Tirmizî -kuddise sırruh- Hazretleri onun mânevî seyrini ve ulaşacağı göz kamaştırıcı hisseyi ise, kâmil ve mükemmel üslûbu ile şöyle beyan buyurmuştur:
“Onun payı, Allah-u Teâlâ’nın kulunun kalbini açması ve tâ ki şehvetlerinin perdesini yırtıp gönlünü aydınlatıncaya kadar, gönlünün içine Nûr’u akıtmasıdır. O Rabb’inden verilen bir nûr üzerindedir. O, ona kendisine varan bir yol kurar. Burada başlayan mânevî hissesi O’na doğru seyredinceye ve tâ ki O’na vâsıl oluncaya kadar devâm eder. O’nun kalbinin üzerinde O’nun celâli, azâmeti, cemâli ve bahâsı zuhur eder. (O’nun mânevî hissesi) burada da son bulmaz, tâ ki O’nun Ferdiyyet’ine vâsıl oluncaya kadar... Artık onlar O’nunla olur, O’nunla hayrete düşer ve O’nun vahdâniyyet’inde yokolurlar. Göz kamaştıran en bol hisse işte budur.” (Nevâdirü’l-Usûl fî Ma’rifeti Ehâdîsü’r-Resul, c.1, s.621-622.)
Hakîm et-Tirmizî -kuddise sırruh- Hazretleri onun mânevî seyrini ve ulaşacağı göz kamaştırıcı hisseyi ise, kâmil ve mükemmel üslûbu ile şöyle beyan buyurmuştur:
“Onun payı, Allah-u Teâlâ’nın kulunun kalbini açması ve tâ ki şehvetlerinin perdesini yırtıp gönlünü aydınlatıncaya kadar, gönlünün içine Nûr’u akıtmasıdır. O Rabb’inden verilen bir nûr üzerindedir. O, ona kendisine varan bir yol kurar. Burada başlayan mânevî hissesi O’na doğru seyredinceye ve tâ ki O’na vâsıl oluncaya kadar devâm eder. O’nun kalbinin üzerinde O’nun celâli, azâmeti, cemâli ve bahâsı zuhur eder. (O’nun mânevî hissesi) burada da son bulmaz, tâ ki O’nun Ferdiyyet’ine vâsıl oluncaya kadar... Artık onlar O’nunla olur, O’nunla hayrete düşer ve O’nun vahdâniyyet’inde yokolurlar. Göz kamaştıran en bol hisse işte budur.” (Nevâdirü’l-Usûl fî Ma’rifeti Ehâdîsü’r-Resul, c.1, s.621-622.)