Altın Tuğla ve Gümüş Tuğla'nın Sebeb-i Hikmeti:
Abdürrezzak bin Ebû'l-Gınâ -kuddise sırruh- Hazretleri "Şerh-i Fusûsu'l-Hikem"inde, Şeyhü'l-Ekber Muhyiddîn İbnü'l-Arâbî -kuddise sırruh- Hazretleri'nin "Hâtemü'l-velâyet"i altın tuğla, "Hâtemü'n-nübüvvet"i ise gümüş tuğla şeklinde temsil eden beyanlarını hârikulâde bir temsille açıklamış; bunun sebebini Velâyet'in yalnız Hakk'a yönelik olup, araya başka bir şeyin karışmamasına, Nübüvvet'in ise Hakk'a ve halka yönelik iki ciheti bulunmasına bağlamıştır:
"Gümüş tuğla nübüvvetle ilgilidir ki, onun (Hakîkat-ı Muhammediyye'nin) zâhiridir; altın tuğla ise velâyettir ki, onun bâtındır. Ve bu her iki tuğlanın da yeri ancak Hâtem-i evliyâ'nın varlığı ile tamamlanmış olur. Çünkü o, zâhir yönüyle diğerlerinin de tâbî olduğu Şer-i Muhammedî'ye tâbîdir ve ondan sonraki bir kişi de ancak Şer-i Muhammedî'ye tâbi olabilir.
Nübüvvet'in gümüş tuğla, velâyetin altın tuğla ile temsil edilmesi şundan dolayı olur ki; gümüş, Hakk'ın nurluluğu misâli, ışığın karanlığı aydınlatması gibi net ve aydınlıktır. Ondaki (Nübüvvet'teki) karanlık ise halkın karanlığıdır. Zîrâ Nübüvvet'in Hakk'la ilgili tarafı da vardır, halkla ilgili tarafı da vardır. İşte altın da, nûrun sâdece bir parçasıdır ve saf değildir. Hâlbuki velînin Hakk'tan başka hiçbir şeyle meşgûliyeti yoktur." ("Şerh-i Fusûsu'l-Hikem", Âtıf Efendi Ktp., nr.: 1443, vr. 17b)
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
Copyright ©2015 HAKİKAT. All Rights Reserved.
Abdürrezzak bin Ebû'l-Gınâ -kuddise sırruh- Hazretleri "Şerh-i Fusûsu'l-Hikem"inde, Şeyhü'l-Ekber Muhyiddîn İbnü'l-Arâbî -kuddise sırruh- Hazretleri'nin "Hâtemü'l-velâyet"i altın tuğla, "Hâtemü'n-nübüvvet"i ise gümüş tuğla şeklinde temsil eden beyanlarını hârikulâde bir temsille açıklamış; bunun sebebini Velâyet'in yalnız Hakk'a yönelik olup, araya başka bir şeyin karışmamasına, Nübüvvet'in ise Hakk'a ve halka yönelik iki ciheti bulunmasına bağlamıştır:
"Gümüş tuğla nübüvvetle ilgilidir ki, onun (Hakîkat-ı Muhammediyye'nin) zâhiridir; altın tuğla ise velâyettir ki, onun bâtındır. Ve bu her iki tuğlanın da yeri ancak Hâtem-i evliyâ'nın varlığı ile tamamlanmış olur. Çünkü o, zâhir yönüyle diğerlerinin de tâbî olduğu Şer-i Muhammedî'ye tâbîdir ve ondan sonraki bir kişi de ancak Şer-i Muhammedî'ye tâbi olabilir.
Nübüvvet'in gümüş tuğla, velâyetin altın tuğla ile temsil edilmesi şundan dolayı olur ki; gümüş, Hakk'ın nurluluğu misâli, ışığın karanlığı aydınlatması gibi net ve aydınlıktır. Ondaki (Nübüvvet'teki) karanlık ise halkın karanlığıdır. Zîrâ Nübüvvet'in Hakk'la ilgili tarafı da vardır, halkla ilgili tarafı da vardır. İşte altın da, nûrun sâdece bir parçasıdır ve saf değildir. Hâlbuki velînin Hakk'tan başka hiçbir şeyle meşgûliyeti yoktur." ("Şerh-i Fusûsu'l-Hikem", Âtıf Efendi Ktp., nr.: 1443, vr. 17b)
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
Copyright ©2015 HAKİKAT. All Rights Reserved.