Hakîkat-ı Muhammediyye’den, "Hâtemü’n-Nübüvve"nin ve "Hâtemü’l-Velâye"nin Açığa Çıkarılışı:
Abdullah-ı Bosnavî -kuddise sırruh- Hazretleri "Şerhü’l-Fusûs li’l-Bosnevî" isimli eserinde "Hâtemü’l-velâye" ile ilgili en gizli sırlardan birini ifşâ ederek; gerek "Hâtemü’n-nübüvve"nin, gerekse "Hâtemü’l-velâye"nin, tek bir hakîkat ve tek bir asıl olan "Hakîkat-ı Muhammediyye"den vâredildiğini; bu kaynağın bir nübüvvet ve bir velâyet mertebesine dönüştürülerek, onu taşımaya güç yetirebilecek olan iki şahsa yerleştirildiğini haber vermiştir:
"Bil ki Hakîkat-ı Muhammediyye, zâhir yönü ‘Nübüvvet’ ve bâtın yönü ‘Velâyet’ olmak üzere iki cihettir. O zâhiriyyeti yönünden, O’nun tecellîsinin nübüvvet mertebesinin içine sığdırılmasıyla, en kâmil mazhara vâcip kılınmış bir nübüvvet olan ‘Hâtemü’n-nübüvve’; bâtıniyyeti yönünden de yine aynı şekilde, O’nun zâtî tecellîsinin bir velâyet mertebesinin içine sığdırılmasıyla, en şümullü mazhara vâcip kılınmış bir velâyet olan ‘Hâtemü’l-velâye’dir.
İşte bu iki Hâtem’in her ikisinin de mevcûdiyeti devâm edegelmiştir ve tıpkı ‘Hâtemü’n-nübüvve’ hakkında; Adem henüz su ile toprak arasında iken ben peygamber idim.” (Ahmed bin Hanbel, c. 4, s.127-128)
Buyurulduğu gibi; nübüvvet mertebesi hakkında da, velâyet mertebesi hakkında da, ikisi de tek bir hakîkati tasvir etmektedir.
“O dem’den de, ancak gönderildikleri zaman nebî olabilen diğer peygamberlerden de önce nebî idi. İşte Hâtemü’l-velâye mertebesinin diliyle; Adem su ile toprak arasında iken ben velî idim.’ denilmesi de tıpkı bunun gibidir. O da, Adem su ile toprak arasında iken velî idi. Diğer velîler ise, kendisiyle vasıflanmakta ve tahakkuk etmekte oldukları ilâhî ahlâktan ibâret olan, bu beşerî unsurî neş’et hakkındaki velâyet şartlarını tahsil ettikten sonra; daha doğrusu ilâhî vasıflarla vasıflanıp da, Rabbânî ahlâk ile ahlâklandıktan sonra velî oldular.
Dolayısıyla Hâtemü’l-velâye, Allah’ın ‘Velî’ ve ‘Hamîd’ diye isimlendirilmiş olmasından istifâde eden âdemliği ile ilgili unsûrî neş’etinden önce zâten velî idi." ("Şerhü’l-Fusûs li’l-Bosnevî"; Nâfiz Paşa, no: 536, 494-495. yp.)
Abdullah-ı Bosnavî -kuddise sırruh- Hazretleri "Şerhü’l-Fusûs li’l-Bosnevî" isimli eserinde "Hâtemü’l-velâye" ile ilgili en gizli sırlardan birini ifşâ ederek; gerek "Hâtemü’n-nübüvve"nin, gerekse "Hâtemü’l-velâye"nin, tek bir hakîkat ve tek bir asıl olan "Hakîkat-ı Muhammediyye"den vâredildiğini; bu kaynağın bir nübüvvet ve bir velâyet mertebesine dönüştürülerek, onu taşımaya güç yetirebilecek olan iki şahsa yerleştirildiğini haber vermiştir:
"Bil ki Hakîkat-ı Muhammediyye, zâhir yönü ‘Nübüvvet’ ve bâtın yönü ‘Velâyet’ olmak üzere iki cihettir. O zâhiriyyeti yönünden, O’nun tecellîsinin nübüvvet mertebesinin içine sığdırılmasıyla, en kâmil mazhara vâcip kılınmış bir nübüvvet olan ‘Hâtemü’n-nübüvve’; bâtıniyyeti yönünden de yine aynı şekilde, O’nun zâtî tecellîsinin bir velâyet mertebesinin içine sığdırılmasıyla, en şümullü mazhara vâcip kılınmış bir velâyet olan ‘Hâtemü’l-velâye’dir.
İşte bu iki Hâtem’in her ikisinin de mevcûdiyeti devâm edegelmiştir ve tıpkı ‘Hâtemü’n-nübüvve’ hakkında; Adem henüz su ile toprak arasında iken ben peygamber idim.” (Ahmed bin Hanbel, c. 4, s.127-128)
Buyurulduğu gibi; nübüvvet mertebesi hakkında da, velâyet mertebesi hakkında da, ikisi de tek bir hakîkati tasvir etmektedir.
“O dem’den de, ancak gönderildikleri zaman nebî olabilen diğer peygamberlerden de önce nebî idi. İşte Hâtemü’l-velâye mertebesinin diliyle; Adem su ile toprak arasında iken ben velî idim.’ denilmesi de tıpkı bunun gibidir. O da, Adem su ile toprak arasında iken velî idi. Diğer velîler ise, kendisiyle vasıflanmakta ve tahakkuk etmekte oldukları ilâhî ahlâktan ibâret olan, bu beşerî unsurî neş’et hakkındaki velâyet şartlarını tahsil ettikten sonra; daha doğrusu ilâhî vasıflarla vasıflanıp da, Rabbânî ahlâk ile ahlâklandıktan sonra velî oldular.
Dolayısıyla Hâtemü’l-velâye, Allah’ın ‘Velî’ ve ‘Hamîd’ diye isimlendirilmiş olmasından istifâde eden âdemliği ile ilgili unsûrî neş’etinden önce zâten velî idi." ("Şerhü’l-Fusûs li’l-Bosnevî"; Nâfiz Paşa, no: 536, 494-495. yp.)