Bâyezîd-i Bestâmî -kuddise sırruh- Hazretleri
Ulü’l-Azm Peygamberlerin
"Hâtemü’l-Velâye" Mertebesi’nde
Gördükleri Kimsenin Durumu:
"Tezkiretü’l-Evliyâ"da nakledildiğine göre; Bâyezîd-i Bestâmî -kuddise sırruh- Hazretleri yalnız velîlerin değil, peygamberlerin bile gıpta ettiği bir mertebe olan "Hâtemü’l-velâye" mertebesine vâris olan zâtın, ayakları yerin dibinde olduğu hâlde başı "A‘lâ-yı İlliyyîn"i aşan bir kimse olduğuna işaret etmiş; bâzı "Ulü’l-azm" peygamberlerin ise bu iki mesâfe arasında kalmaları nedeniyle, kendilerini ümmet-i Muhammed’e dahil edip bu makama eriştirmesi için Allah-u Teâlâ’ya duâda bulunduklarını haber vermiştir:
"Ibrâhim, Mûsâ ve İsâ -aleyhimüsselâm-ın:
‘Allah’ım! Bizi Muhammed’in ümmetinden kıl!’ dedikleri rivâyet edilir.
Sen zannediyor musun ki, onlar azıcık bir riyâset elde etmek uğrunda Hakk’ın huzûrunda rüsvay olmayı arzu ettiler? Hâşâ ve kellâ!.. Bilâkis onlar bu ümmet içinde öyle şahsiyetler görmüşlerdir ki, bunların ayakları yerin dibinde olduğu hâlde başları A‘lâ-yı İlliyyîn’i aşmış ve onlar da bu arada kaybolup gitmişlerdir." (Ferîdüddîn Attâr, "Tezkiretü’l-Evliyâ", s. 226)
•
Hazret’in hususiyetle İbrahim, Musâ ve İsâ Aleyhisselâm gibi "Ulü’l-azm" peygamberleri zikretmesi, "Hâtemü’l-evliyâ" olan zâta ihsan buyurulan makamın büyüklüğünü ve erişilmezliğini gözler önüne serdiği gibi; diğer peygamberlerin de bu has mertebeyi Allah-u Teâlâ’dan niyâz ettiklerini göstermektedir. Zîrâ ulü’l-azm peygamberlerin durumu böyle olursa, onlardan aşağıda bulunan diğer peygamberlerin durumu acaba nedir?
Bâyezîd-i Bestâmî -kuddise sırruh- Hazretleri’nin bu sözü, İmâm-ı Rabbânî -kuddise sırruh- Hazretleri’nin "İrşad kutbu" olan Hâtemü’l-evliyâ hakkındaki; "Onun nûru yerin dibinden arşa kadar uzanır!" şeklindeki beyânının(1) ve Abdülkâdir-i Geylânî -kuddise sırruh- Hazretleri’nin; "Selvi dalları gibi yücelere çıkar, Arş onu kucaklar; kökü zemin derinliğinde saklıdır." ifşaatının(2) bir nevî şerhi ve izâhı mâhiyetindedir.
(1) "Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî", 260. Mektup.
(2) "Fethu’r-Rabbânî", 5. Meclis.
Ulü’l-Azm Peygamberlerin
"Hâtemü’l-Velâye" Mertebesi’nde
Gördükleri Kimsenin Durumu:
"Tezkiretü’l-Evliyâ"da nakledildiğine göre; Bâyezîd-i Bestâmî -kuddise sırruh- Hazretleri yalnız velîlerin değil, peygamberlerin bile gıpta ettiği bir mertebe olan "Hâtemü’l-velâye" mertebesine vâris olan zâtın, ayakları yerin dibinde olduğu hâlde başı "A‘lâ-yı İlliyyîn"i aşan bir kimse olduğuna işaret etmiş; bâzı "Ulü’l-azm" peygamberlerin ise bu iki mesâfe arasında kalmaları nedeniyle, kendilerini ümmet-i Muhammed’e dahil edip bu makama eriştirmesi için Allah-u Teâlâ’ya duâda bulunduklarını haber vermiştir:
"Ibrâhim, Mûsâ ve İsâ -aleyhimüsselâm-ın:
‘Allah’ım! Bizi Muhammed’in ümmetinden kıl!’ dedikleri rivâyet edilir.
Sen zannediyor musun ki, onlar azıcık bir riyâset elde etmek uğrunda Hakk’ın huzûrunda rüsvay olmayı arzu ettiler? Hâşâ ve kellâ!.. Bilâkis onlar bu ümmet içinde öyle şahsiyetler görmüşlerdir ki, bunların ayakları yerin dibinde olduğu hâlde başları A‘lâ-yı İlliyyîn’i aşmış ve onlar da bu arada kaybolup gitmişlerdir." (Ferîdüddîn Attâr, "Tezkiretü’l-Evliyâ", s. 226)
•
Hazret’in hususiyetle İbrahim, Musâ ve İsâ Aleyhisselâm gibi "Ulü’l-azm" peygamberleri zikretmesi, "Hâtemü’l-evliyâ" olan zâta ihsan buyurulan makamın büyüklüğünü ve erişilmezliğini gözler önüne serdiği gibi; diğer peygamberlerin de bu has mertebeyi Allah-u Teâlâ’dan niyâz ettiklerini göstermektedir. Zîrâ ulü’l-azm peygamberlerin durumu böyle olursa, onlardan aşağıda bulunan diğer peygamberlerin durumu acaba nedir?
Bâyezîd-i Bestâmî -kuddise sırruh- Hazretleri’nin bu sözü, İmâm-ı Rabbânî -kuddise sırruh- Hazretleri’nin "İrşad kutbu" olan Hâtemü’l-evliyâ hakkındaki; "Onun nûru yerin dibinden arşa kadar uzanır!" şeklindeki beyânının(1) ve Abdülkâdir-i Geylânî -kuddise sırruh- Hazretleri’nin; "Selvi dalları gibi yücelere çıkar, Arş onu kucaklar; kökü zemin derinliğinde saklıdır." ifşaatının(2) bir nevî şerhi ve izâhı mâhiyetindedir.
(1) "Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî", 260. Mektup.
(2) "Fethu’r-Rabbânî", 5. Meclis.