Hâtemü'n-Nübüvve ve Hatemü'l-Velâye Mertebelerinin Mâhiyeti:
Azîzü'd-dîn Nesefî -kuddise sırruh- Hazretleri Risâle der-Beyân-ı Nübüvvet ve Velâyet adlı eserinde risâlet, nübüvvet ve velâyet mertebelerinin ve Hâtemü'n-nübüvve ile Hâtemü'l-velâye'nin mâhiyetini beyân etmek üzere şöyle buyurmuştur:
"Muhammed Aleyhisselâm'ın zuhûrundan önceki ilâhi dinlerde de Hazret-i Hüdâ'ya yakın mukarreblerden olan veliler vardı. Peygamberler hakkında denilir ki; her bir şeriat sahibinin dini bir ise de, birinin diğerinden ziyâdelikleri olduğu da görülebilir. Amma diğerleri de halkı O'nun dinine davet ederler. Yine de cümlesine 'Enbiyâ' denilir.
Şu hâle göre, bu sebeple Âdem Aleyhisselâm'ın dini üzere, halkı Âdem Aleyhisselâm'ın dinine, aynı şekilde Nûh'un dinine, İbrahim'in dinine ve İsâ'nın dinine davet edecek birer peygamber mevcut olmuştur. Ne zaman ki ilâhi lütuf, Muhammed Aleyhisselâm'a erişti; kendisinden sonra peygamber olmasa da, yine de halkı dine davet edecek kimselerin meydana çıkacağını beyan buyurdu. Muhammed Aleyhisselâm'ın dininde 'Velî' ismi peyda oldu; Hakk Teâlâ ümmet-i Muhammed'den on iki güzide ve mukarreb (kendisine yakın) kimseyi irsâl buyurdu, gönderdi.
Nitekim bizzat Hazret, kendisi şöyle buyurmuştur:
''Âlimler peygamberlerin vârisleridir." (Buhârî)
İşte Hakk'ın gönderdiği on iki kişi bunlardır.
"Ümmetimin âlimleri Benî İsrâ'il'in peygamberleri gibidir."
Bunlar Hakk'ın buyruğu üzeredirler.
Sonuncuları olan veli ise, on ikisinin de üzerinde tevliyyet ve idare sahibi olması nedeniyle Hâtemü'l-evliyâ'dır."
"... Nûh, İbrahim, Mûsâ, İsâ ve Muhammed Aleyhisselâm Ulü'l-azm peygamberlerdir, bunlardan başka Ulü'l-azm peygamber de yoktur.
Ey derviş!
Nebi o kimsedir ki, onda vahiy ve mucize vardır. Resûl o kimsedir ki, onda vahiy, mucize ve kitap vardır. Evvelki şeriat nesholunduğunda diğer bir şeriat onun yerini alır. Hâtemü'l-enbiyâ ise o kimsedir ki, onda vahiy, mucize ve kitap vardır. Eski şeriatler onunla nesh olunmuş, yeni bir şeriat ortaya konulmuştur; Peygamberlik onun zuhuru ile Hatm olur.
Ey derviş!
Peygamberlerin yerleri malûm ve meşhûrdur, kitaplara yazılamayacak kadar çoktur. Yüz yirmi dört bin peygamber vardır, sayıları muayyen olmuştur. Yakınlıkları ise hiç kimseye malûm değildir. Muhammed Aleyhisselâm'ın yakınlık cihetine dâir bazı kıssalar, sözler gelmiştir. Çoğu peygambere ve Ulü'l-azm resullerden kimilerine dair sözler de gelmiştir. Hâtemü'l-enbiyâ tektir, (risâlet ve nübüvvet) Muhammed Aleyhisselâm'da hatm olmuştur." (Risâle der-Beyân-ı Nübüvvet ve Velâyet ve Melek ve Vahy ve İlhâm ve Hvâb-ı Râst, İBB Yazmalar Ktp. Yzm., O.E., nr.: 674/3, vr. 58a-58b)
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
Azîzü'd-dîn Nesefî -kuddise sırruh- Hazretleri Risâle der-Beyân-ı Nübüvvet ve Velâyet adlı eserinde risâlet, nübüvvet ve velâyet mertebelerinin ve Hâtemü'n-nübüvve ile Hâtemü'l-velâye'nin mâhiyetini beyân etmek üzere şöyle buyurmuştur:
"Muhammed Aleyhisselâm'ın zuhûrundan önceki ilâhi dinlerde de Hazret-i Hüdâ'ya yakın mukarreblerden olan veliler vardı. Peygamberler hakkında denilir ki; her bir şeriat sahibinin dini bir ise de, birinin diğerinden ziyâdelikleri olduğu da görülebilir. Amma diğerleri de halkı O'nun dinine davet ederler. Yine de cümlesine 'Enbiyâ' denilir.
Şu hâle göre, bu sebeple Âdem Aleyhisselâm'ın dini üzere, halkı Âdem Aleyhisselâm'ın dinine, aynı şekilde Nûh'un dinine, İbrahim'in dinine ve İsâ'nın dinine davet edecek birer peygamber mevcut olmuştur. Ne zaman ki ilâhi lütuf, Muhammed Aleyhisselâm'a erişti; kendisinden sonra peygamber olmasa da, yine de halkı dine davet edecek kimselerin meydana çıkacağını beyan buyurdu. Muhammed Aleyhisselâm'ın dininde 'Velî' ismi peyda oldu; Hakk Teâlâ ümmet-i Muhammed'den on iki güzide ve mukarreb (kendisine yakın) kimseyi irsâl buyurdu, gönderdi.
Nitekim bizzat Hazret, kendisi şöyle buyurmuştur:
''Âlimler peygamberlerin vârisleridir." (Buhârî)
İşte Hakk'ın gönderdiği on iki kişi bunlardır.
"Ümmetimin âlimleri Benî İsrâ'il'in peygamberleri gibidir."
Bunlar Hakk'ın buyruğu üzeredirler.
Sonuncuları olan veli ise, on ikisinin de üzerinde tevliyyet ve idare sahibi olması nedeniyle Hâtemü'l-evliyâ'dır."
"... Nûh, İbrahim, Mûsâ, İsâ ve Muhammed Aleyhisselâm Ulü'l-azm peygamberlerdir, bunlardan başka Ulü'l-azm peygamber de yoktur.
Ey derviş!
Nebi o kimsedir ki, onda vahiy ve mucize vardır. Resûl o kimsedir ki, onda vahiy, mucize ve kitap vardır. Evvelki şeriat nesholunduğunda diğer bir şeriat onun yerini alır. Hâtemü'l-enbiyâ ise o kimsedir ki, onda vahiy, mucize ve kitap vardır. Eski şeriatler onunla nesh olunmuş, yeni bir şeriat ortaya konulmuştur; Peygamberlik onun zuhuru ile Hatm olur.
Ey derviş!
Peygamberlerin yerleri malûm ve meşhûrdur, kitaplara yazılamayacak kadar çoktur. Yüz yirmi dört bin peygamber vardır, sayıları muayyen olmuştur. Yakınlıkları ise hiç kimseye malûm değildir. Muhammed Aleyhisselâm'ın yakınlık cihetine dâir bazı kıssalar, sözler gelmiştir. Çoğu peygambere ve Ulü'l-azm resullerden kimilerine dair sözler de gelmiştir. Hâtemü'l-enbiyâ tektir, (risâlet ve nübüvvet) Muhammed Aleyhisselâm'da hatm olmuştur." (Risâle der-Beyân-ı Nübüvvet ve Velâyet ve Melek ve Vahy ve İlhâm ve Hvâb-ı Râst, İBB Yazmalar Ktp. Yzm., O.E., nr.: 674/3, vr. 58a-58b)
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |