Şeyhü’l-Ekber -kuddise sırruh-
Hazretleri’nin Müşâhâdesine Göre;
Hâtemü’l-Evliyâ’ Arapça Değil,
Başka Bir Milletin Dilini Konuşuyordu!..
Şeyhü’l-ekber Muhyiddîn İbnü’l-Arâbî -kuddise sırruh- Hazretleri “Fütûhâtü’l-Mekkiyye” adlı eserinde Hâtemü’l-evliyâ’ olan zâtın “Arab’ın en şerefli soyuna mensup olacağını” haber verdiği halde (c. 3, s. 87-88), Resulullah Aleyhisselâm’ın huzurunda Arapça değil, başka bir milletin diliyle konuştuğuna dikkati çekerek; “Hatm onun (Resûlullah’ın) huzurunda diz çökmüştü ve ona bir kadının sözünü haber veriyordu, Ali -radiyallahu anh- de Hatm’in konuştuğu dili tercüme ediyordu.” demiştir. (“Fütûhâtü’l-Mekkiyye”, c. 1, s. 114. bas.: Beyrut, 1994)
Çünkü o Araplar’ın değil, Türkler’in arasına gönderilmiştir.
Hazretleri’nin Müşâhâdesine Göre;
Hâtemü’l-Evliyâ’ Arapça Değil,
Başka Bir Milletin Dilini Konuşuyordu!..
Şeyhü’l-ekber Muhyiddîn İbnü’l-Arâbî -kuddise sırruh- Hazretleri “Fütûhâtü’l-Mekkiyye” adlı eserinde Hâtemü’l-evliyâ’ olan zâtın “Arab’ın en şerefli soyuna mensup olacağını” haber verdiği halde (c. 3, s. 87-88), Resulullah Aleyhisselâm’ın huzurunda Arapça değil, başka bir milletin diliyle konuştuğuna dikkati çekerek; “Hatm onun (Resûlullah’ın) huzurunda diz çökmüştü ve ona bir kadının sözünü haber veriyordu, Ali -radiyallahu anh- de Hatm’in konuştuğu dili tercüme ediyordu.” demiştir. (“Fütûhâtü’l-Mekkiyye”, c. 1, s. 114. bas.: Beyrut, 1994)
Çünkü o Araplar’ın değil, Türkler’in arasına gönderilmiştir.