Hâtemü’l-Evliyâ Mişkâtı
Hâtemü’l-Enbiyâ’nın Bâtını, Mânevî Kemâlâtın Kaynağıdır:
Yazıcı-zâde Ahmed Bîcân Efendi -kuddise sırruh- Hazretleri “Kitâbu’l-Müntehâ ‘ale’l-Fusûs” adlı eserinin ikinci bâbında Hâtemü’l-evliyâ mişkâtının Hâtemü’l-enbiyâ Aleyhisselâm’a has kılınan velâyetten başka bir şey olmadığını beyan etmiş; Allah-u Teâlâ’nın peygamberlere, velîlere ve umum Tevhîd ehline “Muhammedî Nûr”u bu kandilden dağıtmayı murâd ettiğine işâret ederek, onun bâtını olan bu mertebenin bütün feyz ve kemâlâtın kaynağı olduğunu haber vermiştir:
“Enbiyâdan ve evliyâdan (peygamberlerden ve velîlerden) hiç kimse bu yolda nesne görmez, illâ meger ki Hâtemü’l-evliyâ’nın mişkâtından görürler!..
Nazar-ı sahîh (doğru olan görüş) budur ki;
Edılle-i kâhire (kahredici deliller) vârid oldu ve hüccet-i bâhire (apaçık kanıtlar) sâbit oldu ki, Peygamberimiz’in -sallallahu aleyhi ve sellem- velâyeti iki kısım üzeredir:
Biri budur ki, velâyeti kendi ile Hakk arasındadır. İş, bu yola kimse kadem (ayak) basmamışdır.
İkinci kısım odur ki; kendi ile halk arasında ola. Onun için ki, cemî’i mahlûkât (bütün yaratılmışlar) mezâhir-i Hâlik’dır (Yaratıcı’nın görüntüsüdür) mertebeleri itibâriyle. Pes (şu hâle göre) eyle olsa, cemî’-i enbiyâ ve evliyâ (bütün peygamberler ve velîler) Muhammed Mustafa’ya -Aleyhisselâm- teveccüh eylerler. Zîrâ ki cemî’ (bütün) ‘âlemlere kemâlâtı kısım (taksim) eyleyen odur ve Allâh-u Teâlâ Mu’tî (ihsân edici)dir.
Pes (şu hâle göre) ‘Eyle olsa resûller, enbiyâ ve evliyâ (peygamberler ve velîler) onun velâyet mişkâtından alır.’ derler.” (“Kitâbu’l-Müntehâ ‘ale’l-Fusûs”, Süleymâniye Kütüphânesi, Kılıç Ali Paşa, nr.: 630, vr. 27a)
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
Copyright ©2015 HAKİKAT. All Rights Reserved.
Hâtemü’l-Enbiyâ’nın Bâtını, Mânevî Kemâlâtın Kaynağıdır:
Yazıcı-zâde Ahmed Bîcân Efendi -kuddise sırruh- Hazretleri “Kitâbu’l-Müntehâ ‘ale’l-Fusûs” adlı eserinin ikinci bâbında Hâtemü’l-evliyâ mişkâtının Hâtemü’l-enbiyâ Aleyhisselâm’a has kılınan velâyetten başka bir şey olmadığını beyan etmiş; Allah-u Teâlâ’nın peygamberlere, velîlere ve umum Tevhîd ehline “Muhammedî Nûr”u bu kandilden dağıtmayı murâd ettiğine işâret ederek, onun bâtını olan bu mertebenin bütün feyz ve kemâlâtın kaynağı olduğunu haber vermiştir:
“Enbiyâdan ve evliyâdan (peygamberlerden ve velîlerden) hiç kimse bu yolda nesne görmez, illâ meger ki Hâtemü’l-evliyâ’nın mişkâtından görürler!..
Nazar-ı sahîh (doğru olan görüş) budur ki;
Edılle-i kâhire (kahredici deliller) vârid oldu ve hüccet-i bâhire (apaçık kanıtlar) sâbit oldu ki, Peygamberimiz’in -sallallahu aleyhi ve sellem- velâyeti iki kısım üzeredir:
Biri budur ki, velâyeti kendi ile Hakk arasındadır. İş, bu yola kimse kadem (ayak) basmamışdır.
İkinci kısım odur ki; kendi ile halk arasında ola. Onun için ki, cemî’i mahlûkât (bütün yaratılmışlar) mezâhir-i Hâlik’dır (Yaratıcı’nın görüntüsüdür) mertebeleri itibâriyle. Pes (şu hâle göre) eyle olsa, cemî’-i enbiyâ ve evliyâ (bütün peygamberler ve velîler) Muhammed Mustafa’ya -Aleyhisselâm- teveccüh eylerler. Zîrâ ki cemî’ (bütün) ‘âlemlere kemâlâtı kısım (taksim) eyleyen odur ve Allâh-u Teâlâ Mu’tî (ihsân edici)dir.
Pes (şu hâle göre) ‘Eyle olsa resûller, enbiyâ ve evliyâ (peygamberler ve velîler) onun velâyet mişkâtından alır.’ derler.” (“Kitâbu’l-Müntehâ ‘ale’l-Fusûs”, Süleymâniye Kütüphânesi, Kılıç Ali Paşa, nr.: 630, vr. 27a)
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
Copyright ©2015 HAKİKAT. All Rights Reserved.