‘Büyükler’in Ferdâniyyet Mertebesi’ne Seyri:
Hakîm et-Tirmizî -kuddise sırruh- Hazretleri “Nevâdirü’l-Usûl” isimli eserinin başka bir noktasında, Ferdâniyyet mertebesine kadar yükselerek, melekût âleminde “Azîm” ismiyle anılmaya hak kazanan bu “Büyükler”den ve onlarla oturanların durumundan şu şekilde bahsetmiştir:
“Allah-u Teâlâ minnet ve ihsânını sana açtığı vakit, ne zaman ki şu halkın bilmekten ve kendisini öğrenmekten mahrum olduğu, örtülü gizliliklerden olan Allah’ın ululuğunu keşfedersen; tâ ki sende Tevhîd’in gereklerini yerine getirinceye kadar O seni kendi Ferdâniyyet’ine yükseltir, artık sen Ferd ve Vâhid olanla ferdleşirsin. İşte onlar, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-den rivâyet edilen ‘Büyükler’dir.
Zirâ o şöyle buyurmuştur:
‘Ey Ebâ Cahîfe! Büyüklerle otur, hikmet ehli ile dost ol, âlimlere sor!’
‘Âlimler’; O’nun işine dâir bildikleriyle ilgili olarak konuşurlar. Allah’ın helâl ve haram kıldıklarından yana sorulacak şeyler onlardan sorulur. ‘Hikmet ehli’ de O’nun tedbirini bilmekle ilgili olarak konuşurlar. Onlarla dost olan O’nunla dostluk kurar ve O’nunla berâber olur. Onlar emîn bir şekilde seni O’nun hikmetine iletirler.
‘Büyükler’ ise, O’nun ululuğunu bilmekle ilgili olarak konuşurlar. Onlar Allah’ın kibriyâ ve azâmet’inin içinde büyümüş; O’nun ferdâniyyet’inin içinde ferdleşerek, O’nunla ‘Azîm’leşmişlerdir. Görünümleri devâ, sözleri şifâdır. İşte bunlarla oturanı Allah-u Teâlâ, hayır husûsunda nerede olursa olsun, şerre imkân bırakmayacak bir biçimde bereketli kılar.” (Nevâdirü’l-Usûl, c.1, s.531)
Hakîm et-Tirmizî -kuddise sırruh- Hazretleri “Nevâdirü’l-Usûl” isimli eserinin başka bir noktasında, Ferdâniyyet mertebesine kadar yükselerek, melekût âleminde “Azîm” ismiyle anılmaya hak kazanan bu “Büyükler”den ve onlarla oturanların durumundan şu şekilde bahsetmiştir:
“Allah-u Teâlâ minnet ve ihsânını sana açtığı vakit, ne zaman ki şu halkın bilmekten ve kendisini öğrenmekten mahrum olduğu, örtülü gizliliklerden olan Allah’ın ululuğunu keşfedersen; tâ ki sende Tevhîd’in gereklerini yerine getirinceye kadar O seni kendi Ferdâniyyet’ine yükseltir, artık sen Ferd ve Vâhid olanla ferdleşirsin. İşte onlar, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-den rivâyet edilen ‘Büyükler’dir.
Zirâ o şöyle buyurmuştur:
‘Ey Ebâ Cahîfe! Büyüklerle otur, hikmet ehli ile dost ol, âlimlere sor!’
‘Âlimler’; O’nun işine dâir bildikleriyle ilgili olarak konuşurlar. Allah’ın helâl ve haram kıldıklarından yana sorulacak şeyler onlardan sorulur. ‘Hikmet ehli’ de O’nun tedbirini bilmekle ilgili olarak konuşurlar. Onlarla dost olan O’nunla dostluk kurar ve O’nunla berâber olur. Onlar emîn bir şekilde seni O’nun hikmetine iletirler.
‘Büyükler’ ise, O’nun ululuğunu bilmekle ilgili olarak konuşurlar. Onlar Allah’ın kibriyâ ve azâmet’inin içinde büyümüş; O’nun ferdâniyyet’inin içinde ferdleşerek, O’nunla ‘Azîm’leşmişlerdir. Görünümleri devâ, sözleri şifâdır. İşte bunlarla oturanı Allah-u Teâlâ, hayır husûsunda nerede olursa olsun, şerre imkân bırakmayacak bir biçimde bereketli kılar.” (Nevâdirü’l-Usûl, c.1, s.531)