Hâtemü'l-Evliyâ'ya Gösterilen
Altın ve Gümüş Tuğlaların Mânâsı
Hâtemü'l-Evliyâ'ya Gösterilen
Altın ve Gümüş Tuğlaların Mânâsı:
Mahmûd bin Ali ed-Dâmûnî -kuddise sırruh- Hazretleri "Cevâhirü'l-Kıdem alâ Fusûsu'l-Hikem"inde devamla, Hâtemü'l-evliyâ'nın kendi vücudunu neden duvara iki tuğla şeklinde yerleşmiş olarak gördüğünü ifşâ ederek; gümüş tuğlanın onun aklını, altın tuğlanın ise ruhunu temsil ettiğini açıkça belirtmiş ve onun burada ayrıca kalp gözüyle kendisini, İlâhî Nûr'un tahsis edildiği kimsenin yerine yerleşmiş olarak göreceğini de haber vermiştir:
"Hâtemü'l-evliyâ'nın kalp gözüyle kendisini, İlâhî Nûr'un tahsis edildiği kimsenin yerine yerleşmiş hâlde görmesi de uzak olmaz. Yani o, bütün işlerin kemâle erdiricisi olması yönüyle kendisini; aklını gümüş tuğla yerinde ve rûhunu da altın tuğla yerinde olmak üzere, iki tuğla yerine yerleşmiş olarak görür. İşte Hâtemü'l-evliyâ kendi nefsini, bu duvarı tekmil edip tamama erdiren, zikrettiğimiz bu iki tuğla yerine aynıyla yerleşmiş görür, etrâfını istivâ eder ve böylece İlâhî işlerin hiçbiri hususunda başkasına ihtiyaç bırakmamış olur." ("Kitâbu Cevâhirü'l-Kıdem alâ Fusûsu'l-Hikem", Süleymâniye Ktp. Reşîd Efendi, nr.: 407, vr. 68b)
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
Copyright ©2015 HAKİKAT. All Rights Reserved.
Altın ve Gümüş Tuğlaların Mânâsı
Hâtemü'l-Evliyâ'ya Gösterilen
Altın ve Gümüş Tuğlaların Mânâsı:
Mahmûd bin Ali ed-Dâmûnî -kuddise sırruh- Hazretleri "Cevâhirü'l-Kıdem alâ Fusûsu'l-Hikem"inde devamla, Hâtemü'l-evliyâ'nın kendi vücudunu neden duvara iki tuğla şeklinde yerleşmiş olarak gördüğünü ifşâ ederek; gümüş tuğlanın onun aklını, altın tuğlanın ise ruhunu temsil ettiğini açıkça belirtmiş ve onun burada ayrıca kalp gözüyle kendisini, İlâhî Nûr'un tahsis edildiği kimsenin yerine yerleşmiş olarak göreceğini de haber vermiştir:
"Hâtemü'l-evliyâ'nın kalp gözüyle kendisini, İlâhî Nûr'un tahsis edildiği kimsenin yerine yerleşmiş hâlde görmesi de uzak olmaz. Yani o, bütün işlerin kemâle erdiricisi olması yönüyle kendisini; aklını gümüş tuğla yerinde ve rûhunu da altın tuğla yerinde olmak üzere, iki tuğla yerine yerleşmiş olarak görür. İşte Hâtemü'l-evliyâ kendi nefsini, bu duvarı tekmil edip tamama erdiren, zikrettiğimiz bu iki tuğla yerine aynıyla yerleşmiş görür, etrâfını istivâ eder ve böylece İlâhî işlerin hiçbiri hususunda başkasına ihtiyaç bırakmamış olur." ("Kitâbu Cevâhirü'l-Kıdem alâ Fusûsu'l-Hikem", Süleymâniye Ktp. Reşîd Efendi, nr.: 407, vr. 68b)
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
Copyright ©2015 HAKİKAT. All Rights Reserved.