Bütün Velîlere Kaynak Olan "Has Velâyet"in
Mutlak Anlamdaki Temsilcisi:
Şeyh Abdürrezzak bin Ebû'l-Gınâ -kuddise sırruh- Hazretleri "Şerh-i Fusûsu'l-Hikem"inde devamla, Hâtemü'l-evliyâ'ya tahsis edilen Hâtem-i velâyet mertebesinin gayb âlemi ile peygamberler ve velîler arasında feyizlerin gelmesine vâsıta olduğunu ifâde etmiş; tıpkı bir Sultân'ın hazinesini bir hazineciye teslim etmesi gibi, bu mertebenin de, velâyet hazinesinin mutlak anlamdaki temsilcisi olan Hâtemü'l-evliyâ'ya teslim edildiğini haber vermiştir:
"Malûm olsun ki, nübüvvet ve velâyetin asâleten sâhibi olan Rûh-i Muhammedî, zuhûru her âlemde yer tutan toplayıp birleştirici İlâhî ismin mazharıdır. Çünkü gelmiş tüm nebî ve resullerin tümüne gayb âlemi üzerinden gelen feyz, onun vâsıtasıyla gelir; aynı şekilde, velîlerin velâyeti de ancak onun aracılığı ile feyizlenir. Çünkü gayb âlemine gelenler de, yine gayb âleminden, 'Hatm-i velâyet' olan Hâtemü'l-evliyâ'ya tecellî etmek sûretiyle gelir. Zîrâ ki bütün peygamber ve velîlerin velâyetinin ve nübüvvetinin mâhiri ve ustası ikidir.
Şu misâl ona işâret eder ki; bir Sultan tüm hazînesini bir hazînedara emânet eder ve ona: 'Bu malın bâzısını hizmetçi ve bendelere sarfet ve benim has işlerimin bir kısmını görüp gözet; benden herhangi bir şey talep eden kimse sana gelsin!' buyurur. Şimdi o, mal talep ettiği vakit onu Sultân'a getirir, bu durumda o fazîlette Sultân'la beraber olur, fakat bundan dolayı onun saltanatında herhangi bir noksanlık vâki olmaz. Bununla birlikte velâyet hazînesinin güneşi mutlak anlamda Hâtem-i evliyâ'dır; bütün enbiyâ ve evliyâ onun mâiyyeti ve tâbîleridir. Âdem ve ondan başkaları dahi Hakk'ın Resul'ü ve Hâtem-i evliyâ mişkâtı arasında, onun bayrağı altındadır. Zîrâ onların her biri velâyetten bir hisse almıştır, bütün mânevî hisselerin sâhibi ise Hâtem-i evliyâ'dır." ("Şerh-i Fusûsu'l-Hikem", Âtıf Efendi Ktp., nr.: 1443, vr. 16b-17a)
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
Copyright ©2015 HAKİKAT. All Rights Reserved.
Mutlak Anlamdaki Temsilcisi:
Şeyh Abdürrezzak bin Ebû'l-Gınâ -kuddise sırruh- Hazretleri "Şerh-i Fusûsu'l-Hikem"inde devamla, Hâtemü'l-evliyâ'ya tahsis edilen Hâtem-i velâyet mertebesinin gayb âlemi ile peygamberler ve velîler arasında feyizlerin gelmesine vâsıta olduğunu ifâde etmiş; tıpkı bir Sultân'ın hazinesini bir hazineciye teslim etmesi gibi, bu mertebenin de, velâyet hazinesinin mutlak anlamdaki temsilcisi olan Hâtemü'l-evliyâ'ya teslim edildiğini haber vermiştir:
"Malûm olsun ki, nübüvvet ve velâyetin asâleten sâhibi olan Rûh-i Muhammedî, zuhûru her âlemde yer tutan toplayıp birleştirici İlâhî ismin mazharıdır. Çünkü gelmiş tüm nebî ve resullerin tümüne gayb âlemi üzerinden gelen feyz, onun vâsıtasıyla gelir; aynı şekilde, velîlerin velâyeti de ancak onun aracılığı ile feyizlenir. Çünkü gayb âlemine gelenler de, yine gayb âleminden, 'Hatm-i velâyet' olan Hâtemü'l-evliyâ'ya tecellî etmek sûretiyle gelir. Zîrâ ki bütün peygamber ve velîlerin velâyetinin ve nübüvvetinin mâhiri ve ustası ikidir.
Şu misâl ona işâret eder ki; bir Sultan tüm hazînesini bir hazînedara emânet eder ve ona: 'Bu malın bâzısını hizmetçi ve bendelere sarfet ve benim has işlerimin bir kısmını görüp gözet; benden herhangi bir şey talep eden kimse sana gelsin!' buyurur. Şimdi o, mal talep ettiği vakit onu Sultân'a getirir, bu durumda o fazîlette Sultân'la beraber olur, fakat bundan dolayı onun saltanatında herhangi bir noksanlık vâki olmaz. Bununla birlikte velâyet hazînesinin güneşi mutlak anlamda Hâtem-i evliyâ'dır; bütün enbiyâ ve evliyâ onun mâiyyeti ve tâbîleridir. Âdem ve ondan başkaları dahi Hakk'ın Resul'ü ve Hâtem-i evliyâ mişkâtı arasında, onun bayrağı altındadır. Zîrâ onların her biri velâyetten bir hisse almıştır, bütün mânevî hisselerin sâhibi ise Hâtem-i evliyâ'dır." ("Şerh-i Fusûsu'l-Hikem", Âtıf Efendi Ktp., nr.: 1443, vr. 16b-17a)
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
Copyright ©2015 HAKİKAT. All Rights Reserved.