Seyyid Hâşim el-Üsküdârî
Hazretleri'nden Mühim Bir Nasihat:
Bandırmalı-zâde Hâşim Baba -kuddise sırruh- Hazretleri "Kadem-i Hatm-i Velâyet" adlı risâlesinin bir başka yerinde ise hakîkat ehlini "Velâyet-i kübrâ"yı elinde bulunduran Hâtemü'l-evliyâ'nın bayrağı altında haşrolunmaya teşvik ederek, onu bulma lûtfuna erişenleri ve ondan feyz alan velîleri kendileri için hazırlanan İlâhî ni'metlerden haberdâr etmiştir:
"Ey Nübüvvet yolunun Şâh'ına rağbet edip, hakikat sırlarına tâlip olan!.. Yukarıda zikredilen Hakk'ın mutlak evi olan Beytullâhü'l-Mamûr'a dahil ol ki, O:
'Kim ki ona dâhil olursa emniyette olur.' buyurmuştur. (Âl-i imrân: 97)
'Velâyet-i kübrâ'nın, yâni 'En büyük Velâyet'in bayrağı altında haşr ol ve vicdan Havz'ından 'Hakîkat' kâsesi ile Tevhîd ve irfân kevserini içenlerden ol ki:
'Rabb'leri onlara tertemiz bir içki içirir.' buyurmuştur. (İnsân: 21)
Mürşid ve rehberin rızâsını kazanacak rızânın vicdânî arkadaşlığının sohbeti ile, vicdânî cennetlerin sekiz derecesini tamamen aşıp, kudsî rûhun kuvveti olan hûrî ve gılmânla 'İlliyyîn'i seyrân ederek mekânsızlık iklîminde yeryüzünün ışığını, Ehadiyyet'te 'Dürr-i yektâ' otağını, Birlik'te Zât'ın Cemâl'ini müşâhade ile:
'Yüzünüzü hangi tarafa çevirirseniz çevirin, vech-i İlâhî oradadır.' (Bakara: 115)
Hitâbı ile mutlak Cemâl'e şâhid;
'Şüphesiz ki bunda kalbi olan ve hazır bulunup kulak veren kimse için öğüt vardır.' (Kâf: 37)
Sırrını müyesser eyleye;
'Allah göklerin ve yerin nûrudur.' (Nûr: 35)
Nûruyla Zât-ı İlâhî denizinin nûrlarına gark olup, her vardan ve her taraftan: 'Ben Allah'ım!', belki her uzvundan: 'Ben Hakk'ım!' sadâsı zuhûr ede!..
O zaman arkadaşın zamanın Sâhib'i olup, eğer büyükler hânedânını sevenlerden isen:
'Selman bizden ve Ehl-i beyt'tendir.' (Münâvî)
Sırrına mazhar olursun.
Ve malûmun olsun ki, Nübüvvet hânedânının muhibbi ve Velâyet hânkâhının Hâtem'i olmayanlara seyr-ü sülûk ve hakîkî Zât'ın Cemâl'ini müşâhede mümkün ve kâbil değildir!
'Bu Allah'ın fazl-u ikrâmıdır, kime dilerse ona verir.' (Cum'â: 4)" ("Kadem-i Hatm-i Velâyet Risâlesi", Süleymâniye Ktp. Reşid Efendi, nr.: 784, vr. 107a-107b)
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
Copyright ©2015 HAKİKAT. All Rights Reserved.
Hazretleri'nden Mühim Bir Nasihat:
Bandırmalı-zâde Hâşim Baba -kuddise sırruh- Hazretleri "Kadem-i Hatm-i Velâyet" adlı risâlesinin bir başka yerinde ise hakîkat ehlini "Velâyet-i kübrâ"yı elinde bulunduran Hâtemü'l-evliyâ'nın bayrağı altında haşrolunmaya teşvik ederek, onu bulma lûtfuna erişenleri ve ondan feyz alan velîleri kendileri için hazırlanan İlâhî ni'metlerden haberdâr etmiştir:
"Ey Nübüvvet yolunun Şâh'ına rağbet edip, hakikat sırlarına tâlip olan!.. Yukarıda zikredilen Hakk'ın mutlak evi olan Beytullâhü'l-Mamûr'a dahil ol ki, O:
'Kim ki ona dâhil olursa emniyette olur.' buyurmuştur. (Âl-i imrân: 97)
'Velâyet-i kübrâ'nın, yâni 'En büyük Velâyet'in bayrağı altında haşr ol ve vicdan Havz'ından 'Hakîkat' kâsesi ile Tevhîd ve irfân kevserini içenlerden ol ki:
'Rabb'leri onlara tertemiz bir içki içirir.' buyurmuştur. (İnsân: 21)
Mürşid ve rehberin rızâsını kazanacak rızânın vicdânî arkadaşlığının sohbeti ile, vicdânî cennetlerin sekiz derecesini tamamen aşıp, kudsî rûhun kuvveti olan hûrî ve gılmânla 'İlliyyîn'i seyrân ederek mekânsızlık iklîminde yeryüzünün ışığını, Ehadiyyet'te 'Dürr-i yektâ' otağını, Birlik'te Zât'ın Cemâl'ini müşâhade ile:
'Yüzünüzü hangi tarafa çevirirseniz çevirin, vech-i İlâhî oradadır.' (Bakara: 115)
Hitâbı ile mutlak Cemâl'e şâhid;
'Şüphesiz ki bunda kalbi olan ve hazır bulunup kulak veren kimse için öğüt vardır.' (Kâf: 37)
Sırrını müyesser eyleye;
'Allah göklerin ve yerin nûrudur.' (Nûr: 35)
Nûruyla Zât-ı İlâhî denizinin nûrlarına gark olup, her vardan ve her taraftan: 'Ben Allah'ım!', belki her uzvundan: 'Ben Hakk'ım!' sadâsı zuhûr ede!..
O zaman arkadaşın zamanın Sâhib'i olup, eğer büyükler hânedânını sevenlerden isen:
'Selman bizden ve Ehl-i beyt'tendir.' (Münâvî)
Sırrına mazhar olursun.
Ve malûmun olsun ki, Nübüvvet hânedânının muhibbi ve Velâyet hânkâhının Hâtem'i olmayanlara seyr-ü sülûk ve hakîkî Zât'ın Cemâl'ini müşâhede mümkün ve kâbil değildir!
'Bu Allah'ın fazl-u ikrâmıdır, kime dilerse ona verir.' (Cum'â: 4)" ("Kadem-i Hatm-i Velâyet Risâlesi", Süleymâniye Ktp. Reşid Efendi, nr.: 784, vr. 107a-107b)
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
Copyright ©2015 HAKİKAT. All Rights Reserved.