"Hâtemü'l-Velâye"nin Hâtemü'l-Enbiyâ
ve Diğer Peygamberlerle İlişkisi:
Muhammed ed-Dımeşkî -kuddise sırruh- Hazretleri "Şerh-i Fusûsu'l-Hikem"inde; Hâtemü'l-evliyâ olan zâtın "Hatmiyyet"i nedeniyle, nebî ve resullere nübüvvet ve risâletleri yönünden değil, ancak velâyetleri yönünden kaynaklık ettiğini ortaya koymuş ve diğer "Fusûs" şârihlerinin aksine, Resulullah Aleyhisselâm'ın kendi bâtını olan Hâtemü'l-velâye'den istimdadda bulunmasının "İlmini ve velâyetini Hâtemü'l-evliyâ'dan alması" gibi bir mânâya gelmediğini beyan buyurmuştur:
"Gönderilmiş olan peygamberler dahî görmeleri gereken bu hâli görmek istedikleri vakit, ancak Hâtemü'l-evliyâ mişkâtından görür ve keşfederler. Bu ise dâimî bir velî olmak cihetiyle, vuslatın hepsiyle alâkalı olarak değil, ancak onların velâyetleri itibâriyle meydana gelir. Aynı şekilde, bunlar nübüvvetleri yönünden zarûrî olduğu için, nebîler hakkında da ancak Velâyet'in kemâli ile gerçekleşir. Şüphesiz ki bunların hepsi 'Hatm' haddi üzere, ancak 'velâyet' için geçerlidir; yoksa onun nübüvvet ve velâyet ciheti, O'nun da -sallallahu aleyhi ve sellem- alması şeklinde bir 'Hatm' olmasını gerektirmez." ("Şerh-i Fusûsu'l-Hikem", İ.Ü. Ktp. AY, nr.: 4907, vr. 108)
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
Copyright ©2015 HAKİKAT. All Rights Reserved.
ve Diğer Peygamberlerle İlişkisi:
Muhammed ed-Dımeşkî -kuddise sırruh- Hazretleri "Şerh-i Fusûsu'l-Hikem"inde; Hâtemü'l-evliyâ olan zâtın "Hatmiyyet"i nedeniyle, nebî ve resullere nübüvvet ve risâletleri yönünden değil, ancak velâyetleri yönünden kaynaklık ettiğini ortaya koymuş ve diğer "Fusûs" şârihlerinin aksine, Resulullah Aleyhisselâm'ın kendi bâtını olan Hâtemü'l-velâye'den istimdadda bulunmasının "İlmini ve velâyetini Hâtemü'l-evliyâ'dan alması" gibi bir mânâya gelmediğini beyan buyurmuştur:
"Gönderilmiş olan peygamberler dahî görmeleri gereken bu hâli görmek istedikleri vakit, ancak Hâtemü'l-evliyâ mişkâtından görür ve keşfederler. Bu ise dâimî bir velî olmak cihetiyle, vuslatın hepsiyle alâkalı olarak değil, ancak onların velâyetleri itibâriyle meydana gelir. Aynı şekilde, bunlar nübüvvetleri yönünden zarûrî olduğu için, nebîler hakkında da ancak Velâyet'in kemâli ile gerçekleşir. Şüphesiz ki bunların hepsi 'Hatm' haddi üzere, ancak 'velâyet' için geçerlidir; yoksa onun nübüvvet ve velâyet ciheti, O'nun da -sallallahu aleyhi ve sellem- alması şeklinde bir 'Hatm' olmasını gerektirmez." ("Şerh-i Fusûsu'l-Hikem", İ.Ü. Ktp. AY, nr.: 4907, vr. 108)
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
Copyright ©2015 HAKİKAT. All Rights Reserved.