Hâtemü’l-Evliyâ’nın Şefaati
ve Toplayıcı Hakîkati:
Şeyh Müeyyedüddîn el-Cendî -kuddise sırruh- Hazretleri, ilâhî velâyete mazhar olan bütün kâmillerin ruhlarını kendi bünyesinde toplayıp birleştiren ve bütün ilâhî isimleri ihâtâ eden Hâtemü’l-evliyâ’nın, kendisine Hâtemü’r-rüsul’den intikâl eden bu lütuf nedeniyle, mahşerde “Büyük ehâdiyyet”i elinde bulundurarak, ilâhî isimlere mazhar olan kâmil ferdlerin hepsine şefaat edeceğini beyan buyurmuştur:
“Bil ki nübüvvet, risâlet, velâyet ve hilâfet mertebeleri, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sel-lem-le toplanıp biraraya gelmiştir. O hem velî, hem nebî, hem de resul olarak bir Hâtem’dir. Hatmiyyet kemâli ve Muhammedî Hatmî ilâhî sûretin bâtını olması sâyesinde, velîlerin ruhlarını toplayıp birleştirmeyi hâiz kâmil bir mazhar ve Muhammedî velîlerin Hâtem’i olan en kâmil vâris de, verâsetini kendinde toplamış olduğu için Hâtemü’r-rüsul’ün hasenâtından bir hasenedir. Çünkü nübüvvet âleminde de, velâyet âleminde de kâmiller cemâatinin öncülüğü onun olur ve şefaat kapısını açma husûsunda âdemoğlunun Seyyîd’i odur. Bu ise (onun), ilâhî isimlerin hazîrelerindeki fertlere şefaat eden, Muhammedî ilâhî sûret hakkındaki, toplayıp birleştirici kemâlin hakîkati olması nedeniyledir.
Büyük ehadiyyet; hazîrelere, ilâhî isimlerin mazharlarına, ilâhî tecelliyâta, nebîler topluluğuna ve risâletler erbâbına galebe çalıp da, Muhammedî bir ferd olarak kendisine izâfe edilen ‘Ferdiyyet’i ile onun da şefaat etmesi gerekince; Ehadiyyet’in kahrı altında kullaşmış bir ferde varılır, şefaat hâsıl olur ve onun şefaatı ardarda gerçekleşir. Zîrâ O merhametlilerin en merhametlisidir. Netîcenin zuhûru için gerekli olan ferdin peşpeşe şefaati meydana gelir ve Rahman şefaat kapısını açarak, kendi âlemindeki her isim ve ümmeti içindeki her peygamber üzerinde şefaatini gerçekleştirir.” (Kitâbu Şerhü’l-Fusûs li’ş-Şeyh Müeyyedüddîn el-Cendî; Şehid Ali Paşa, no.: 1240, 142a-142b yaprağı.)
ve Toplayıcı Hakîkati:
Şeyh Müeyyedüddîn el-Cendî -kuddise sırruh- Hazretleri, ilâhî velâyete mazhar olan bütün kâmillerin ruhlarını kendi bünyesinde toplayıp birleştiren ve bütün ilâhî isimleri ihâtâ eden Hâtemü’l-evliyâ’nın, kendisine Hâtemü’r-rüsul’den intikâl eden bu lütuf nedeniyle, mahşerde “Büyük ehâdiyyet”i elinde bulundurarak, ilâhî isimlere mazhar olan kâmil ferdlerin hepsine şefaat edeceğini beyan buyurmuştur:
“Bil ki nübüvvet, risâlet, velâyet ve hilâfet mertebeleri, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sel-lem-le toplanıp biraraya gelmiştir. O hem velî, hem nebî, hem de resul olarak bir Hâtem’dir. Hatmiyyet kemâli ve Muhammedî Hatmî ilâhî sûretin bâtını olması sâyesinde, velîlerin ruhlarını toplayıp birleştirmeyi hâiz kâmil bir mazhar ve Muhammedî velîlerin Hâtem’i olan en kâmil vâris de, verâsetini kendinde toplamış olduğu için Hâtemü’r-rüsul’ün hasenâtından bir hasenedir. Çünkü nübüvvet âleminde de, velâyet âleminde de kâmiller cemâatinin öncülüğü onun olur ve şefaat kapısını açma husûsunda âdemoğlunun Seyyîd’i odur. Bu ise (onun), ilâhî isimlerin hazîrelerindeki fertlere şefaat eden, Muhammedî ilâhî sûret hakkındaki, toplayıp birleştirici kemâlin hakîkati olması nedeniyledir.
Büyük ehadiyyet; hazîrelere, ilâhî isimlerin mazharlarına, ilâhî tecelliyâta, nebîler topluluğuna ve risâletler erbâbına galebe çalıp da, Muhammedî bir ferd olarak kendisine izâfe edilen ‘Ferdiyyet’i ile onun da şefaat etmesi gerekince; Ehadiyyet’in kahrı altında kullaşmış bir ferde varılır, şefaat hâsıl olur ve onun şefaatı ardarda gerçekleşir. Zîrâ O merhametlilerin en merhametlisidir. Netîcenin zuhûru için gerekli olan ferdin peşpeşe şefaati meydana gelir ve Rahman şefaat kapısını açarak, kendi âlemindeki her isim ve ümmeti içindeki her peygamber üzerinde şefaatini gerçekleştirir.” (Kitâbu Şerhü’l-Fusûs li’ş-Şeyh Müeyyedüddîn el-Cendî; Şehid Ali Paşa, no.: 1240, 142a-142b yaprağı.)