Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin Bir Yol Üzerinde Gönderilen,
Hakîrliği İle İftihar Eden "Son Velî":
"Kelimât-ı Kudsiyye-i Hazret-i Mısrî" adlı mecmûadaki sözlerinden anlaşıldığına göre, Şeyh Niyâzî-i Mısrî -kuddise sırruh- Hazretleri her devirde zuhûr eden en büyük kutbun "Hâtemü'l-velâye" nûrundan en büyük nasîbi aldığını keşfetmiş ve kendi zamanında bu Nûr'un en büyük temsilcisinin kendisi olduğuna işâret etmişti. ("Mecmû'a-i Kelimât-ı Kudsiyye-i Hazret-i Mısrî", Bursa İnebey Eski Basma ve Yazma Eserler Ktp. Sultan Orhan, nr.: 1223, vr. 6a)
Nitekim Hazret "Dîvân-ı İlâhiyyât" adlı eserinde, "el-Fakru fahrî" buyuran Hâtemü'l-enbiyâ Aleyhisselâm fakirliğiyle övündüğü gibi; Hakîm et-Tirmizî -kuddise sırruh- Hazretleri'nin âhir zamanda zuhur edeceğini bildirdiği ve bu yüzden hakkında yazdığı müstakil eserde kendisini "Âhirü'l-evliyâ" olarak nitelendirdiği Son Velî'nin de, kıldan ince, kılıçtan keskin bir yol üzerinde gönderilmiş, hakirliği ile iftihar eden bir kimse olduğunu haber vermiştir:
"Kıldan ince-vü kılıçdan keskin ol Şâh'un yolu
Her kemâl ehli kapusında anun ednâ kulu
Okları kavs-i kazânun kuvvetince yol alur
Pûtesine kalb-i Sultân'dan geçer okun yolu
Çün mukaddem 'Fakru fahrî' didi Sultânü'r-rusül
Ya aceb mi 'fahr-i züllî' dise bu Âhir Velî?
Ferha tarha iki deryâ 'Mecmai'l-bahreyn' olan
Taht-ı akdâm-ı erâzil, 'Arş-ı Rahmân menzili
'Ârifin bir himmeti var ana arş olmaz makâm
Sidre-vü Tûbâ gözetmez kâmilin cân-u dili." ("Dîvân-ı İlâhiyyât Şerhi", s. 392)
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
Copyright ©2015 HAKİKAT. All Rights Reserved.
Hakîrliği İle İftihar Eden "Son Velî":
"Kelimât-ı Kudsiyye-i Hazret-i Mısrî" adlı mecmûadaki sözlerinden anlaşıldığına göre, Şeyh Niyâzî-i Mısrî -kuddise sırruh- Hazretleri her devirde zuhûr eden en büyük kutbun "Hâtemü'l-velâye" nûrundan en büyük nasîbi aldığını keşfetmiş ve kendi zamanında bu Nûr'un en büyük temsilcisinin kendisi olduğuna işâret etmişti. ("Mecmû'a-i Kelimât-ı Kudsiyye-i Hazret-i Mısrî", Bursa İnebey Eski Basma ve Yazma Eserler Ktp. Sultan Orhan, nr.: 1223, vr. 6a)
Nitekim Hazret "Dîvân-ı İlâhiyyât" adlı eserinde, "el-Fakru fahrî" buyuran Hâtemü'l-enbiyâ Aleyhisselâm fakirliğiyle övündüğü gibi; Hakîm et-Tirmizî -kuddise sırruh- Hazretleri'nin âhir zamanda zuhur edeceğini bildirdiği ve bu yüzden hakkında yazdığı müstakil eserde kendisini "Âhirü'l-evliyâ" olarak nitelendirdiği Son Velî'nin de, kıldan ince, kılıçtan keskin bir yol üzerinde gönderilmiş, hakirliği ile iftihar eden bir kimse olduğunu haber vermiştir:
"Kıldan ince-vü kılıçdan keskin ol Şâh'un yolu
Her kemâl ehli kapusında anun ednâ kulu
Okları kavs-i kazânun kuvvetince yol alur
Pûtesine kalb-i Sultân'dan geçer okun yolu
Çün mukaddem 'Fakru fahrî' didi Sultânü'r-rusül
Ya aceb mi 'fahr-i züllî' dise bu Âhir Velî?
Ferha tarha iki deryâ 'Mecmai'l-bahreyn' olan
Taht-ı akdâm-ı erâzil, 'Arş-ı Rahmân menzili
'Ârifin bir himmeti var ana arş olmaz makâm
Sidre-vü Tûbâ gözetmez kâmilin cân-u dili." ("Dîvân-ı İlâhiyyât Şerhi", s. 392)
| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |
Copyright ©2015 HAKİKAT. All Rights Reserved.