Hâtemü’l-Evliyâ’nın Vahdâniyyet ve
Samedâniyyet Mülkü’ne Seyri:
Ammar-ı Bitlisî -kuddise sırruh- Hazretleri “Hatmü’l-evliyâ” kitabının bir şerhi mâhiyetindeki “Behcetü’t-Tâife” isimli eserinde; hiçbir velinin bu noktadan öteye geçemediğine dikkati çekmiş, bu noktanın “Vahdâniyyet ve Samedâniyyet mülkü” diye bilinen Hâtemü’l-evliyâ’nın mülkü olduğuna işaret etmiştir:
“Hakîm (et-Tirmizî); ‘Öyle velî vardır ki, ilk mülkte ikâmet eder ve bu mülkün ismi kendisine verilir. Öyle velî de vardır ki; ikinci, üçüncü ve dördüncü mülke kadar ulaşarak, ilâhî isimlerden her mülkün ismi kendisine tahsis edilir.’ buyurmuştur. Bundan sonra o; ‘Vahdâniyyet’ ve ‘Samedâniyyet’ mülkü’ne vâsıl olur. İşte ‘Allah’ın velîsi’nin kalbi budur. Veliler için bundan öteye geçme ve seyretme yoktur, zirâ o Hâtemü’l-evliyâ’dır.” (Behcetu’t-Tâife Billâhi’l-Ârife, Berlin, no: 2842, 46a yaprağı)
Samedâniyyet Mülkü’ne Seyri:
Ammar-ı Bitlisî -kuddise sırruh- Hazretleri “Hatmü’l-evliyâ” kitabının bir şerhi mâhiyetindeki “Behcetü’t-Tâife” isimli eserinde; hiçbir velinin bu noktadan öteye geçemediğine dikkati çekmiş, bu noktanın “Vahdâniyyet ve Samedâniyyet mülkü” diye bilinen Hâtemü’l-evliyâ’nın mülkü olduğuna işaret etmiştir:
“Hakîm (et-Tirmizî); ‘Öyle velî vardır ki, ilk mülkte ikâmet eder ve bu mülkün ismi kendisine verilir. Öyle velî de vardır ki; ikinci, üçüncü ve dördüncü mülke kadar ulaşarak, ilâhî isimlerden her mülkün ismi kendisine tahsis edilir.’ buyurmuştur. Bundan sonra o; ‘Vahdâniyyet’ ve ‘Samedâniyyet’ mülkü’ne vâsıl olur. İşte ‘Allah’ın velîsi’nin kalbi budur. Veliler için bundan öteye geçme ve seyretme yoktur, zirâ o Hâtemü’l-evliyâ’dır.” (Behcetu’t-Tâife Billâhi’l-Ârife, Berlin, no: 2842, 46a yaprağı)