Peygamberlerin ve Velîlerin Velâyet Mertebelerinin Kaynağı:
Seyyîd Ali el-Hemedânî -kuddise sırruh- Hazretleri “Şerh-i Fusûsu’l-Hikem”inde “Hâtemü’l-velâye” mertebesiyle ilgili son cümlelerinde, “Ehadî Mutlak Velâyet”i elinde bulunduran Hâtemü’l-evliyâ’nın, Muhammedî verâset yoluyla sâhip olduğu bu has velâyetle; gerek nebî ve resullerden olan bütün peygamberlerin velâyetlerine, gerekse onların velâyetine vâris olan umum velîlerin velâyetlerine kaynak kılındığını haber vermiştir:
“Çoklukta birliğin kayıtlanmış olduğu velâyete peygamberler de, velîler de kayıtlanıp bağlanmış; cüz’iyyet yönüyle cüz’iyyetin kayıtlanmasıyla, peygamber şahıslarla ilgili olarak ise, mutlak küllî eriştirici olan ‘Ehadî mutlak velâyet’in feyzine vâsıta olmasıyla, mutlakları da, kayıtlıları da kâim kılmıştır. O, iki sâhipli bir mertebe olmak sûretiyle kayıtlananı izhâr eden bir zuhûrdur. Dolayısıyla Muhammedî kayıtlı velâyet, bir ve berâber olarak en tam ve en kâmil şekilde meydana gelir. Zîrâ, gerek diğer nebî ve resullerin, gerek Muhammedî nübüvvet ve velâyetin altında bulunan peygamberlerin nübüvvet ve velâyetinin, gerekse peygamberlerin velâyeti altında olan velîlerin velâyetinin yolu onun yolundan meydana gelmiştir. Çünkü o, velîlerin derecelerinin en mükemmelidir. Şu hâlde, diğer peygamberlerin velâyeti de mutlak olarak Muhammedî velâyet’e nisbet edilir.” (“Şerh-i Fusûsu’l-Hikem”, Süleymâniye Ktp. Şehid Ali Paşa, nr.: 2794/37, vr. 535b-536a)
Seyyîd Ali el-Hemedânî -kuddise sırruh- Hazretleri “Şerh-i Fusûsu’l-Hikem”inde “Hâtemü’l-velâye” mertebesiyle ilgili son cümlelerinde, “Ehadî Mutlak Velâyet”i elinde bulunduran Hâtemü’l-evliyâ’nın, Muhammedî verâset yoluyla sâhip olduğu bu has velâyetle; gerek nebî ve resullerden olan bütün peygamberlerin velâyetlerine, gerekse onların velâyetine vâris olan umum velîlerin velâyetlerine kaynak kılındığını haber vermiştir:
“Çoklukta birliğin kayıtlanmış olduğu velâyete peygamberler de, velîler de kayıtlanıp bağlanmış; cüz’iyyet yönüyle cüz’iyyetin kayıtlanmasıyla, peygamber şahıslarla ilgili olarak ise, mutlak küllî eriştirici olan ‘Ehadî mutlak velâyet’in feyzine vâsıta olmasıyla, mutlakları da, kayıtlıları da kâim kılmıştır. O, iki sâhipli bir mertebe olmak sûretiyle kayıtlananı izhâr eden bir zuhûrdur. Dolayısıyla Muhammedî kayıtlı velâyet, bir ve berâber olarak en tam ve en kâmil şekilde meydana gelir. Zîrâ, gerek diğer nebî ve resullerin, gerek Muhammedî nübüvvet ve velâyetin altında bulunan peygamberlerin nübüvvet ve velâyetinin, gerekse peygamberlerin velâyeti altında olan velîlerin velâyetinin yolu onun yolundan meydana gelmiştir. Çünkü o, velîlerin derecelerinin en mükemmelidir. Şu hâlde, diğer peygamberlerin velâyeti de mutlak olarak Muhammedî velâyet’e nisbet edilir.” (“Şerh-i Fusûsu’l-Hikem”, Süleymâniye Ktp. Şehid Ali Paşa, nr.: 2794/37, vr. 535b-536a)