Resûlullah'ın Devrine Benzeyen
"Hatemiyyet" Devriyle İlgili Bir Sır:
Şeyhü'l-ekber -kuddise sırruh- Hazretleri "Ankâ'-i Muğrib fî Ma'rifeti Hatmü'l-evliyâ" adlı eserinde "Perdenin Kaldırılması ve (Ebu) Bekir'in Mücâhadesi'nin Buna Nisbeti" başlığı altında; Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- Hazretleri Resulullah Aleyhisselâm'dan sonra dinden dönenlerle mücâdele ettiği gibi; bu Hatm'in de dinden dönen ve dîn-i mübîni bozmak isteyen kimselerle mücâdele edeceğine işaret ederek, bu sırrın Resulullah'ın devrine benzeyen devirde zuhûr edeceğine dikkati çekmektedir:
"Bir vakit, onun (Sıddîk-ı Ekber -radiyallahu anh-in) zikrettiği ve bana yazılı bir biçimde vârid olan; 'Seni gören yok mu, ey Muhammed?' sözü açıklanmıştı. Zîrâ bu, emirlik vaktinde Emîr'in yardımcılığının ertelenmesi hakkında bir işârettir.
Eğer Sıddîk halîfe olmasaydı; insanlar yoldan döner, keşif sona erer ve ma'rifet bozulup giderdi. O ancak halîfe'lik yapabileceği sâbit olduktan sonra 'Halîfe' olmamış mıdır? Dinden dönenlerle mücâdeleye de zâten bu nedenle koyulmuştur.
O'na da; 'Ey Muhammed, ey insan!.. Olanların oluşundan uzak olmamana rağmen, ne kadar da uzaktasın!' demiştir. Nitekim zaten; o değiştirme ve sonradan uydurma âleminde mevcut olmadığı için olanlar olmuştu!..
Onun başka bir hikmeti de onda gizlenen bir sırla ilgilidir. Bu sır da onun zamanıyla bitişen devirlerde zuhûr edecektir. Zîrâ Sıddîk Hatm'in bayrağı altında, ondan daha aşağıda bulunan bir kimse olduğu gibi; sana gizli kalan 'Şemsü'l-mağrib' de Sıddîk'ın mertebesinden daha aşağıdadır." ("Ankâ'-i Mugrib fî Ma'rifeti Hatmü'l-Evliyâ' ve Şemsü'l-Mağrib", s. 18 bas.: Mısır, 1954)
"Hatemiyyet" Devriyle İlgili Bir Sır:
Şeyhü'l-ekber -kuddise sırruh- Hazretleri "Ankâ'-i Muğrib fî Ma'rifeti Hatmü'l-evliyâ" adlı eserinde "Perdenin Kaldırılması ve (Ebu) Bekir'in Mücâhadesi'nin Buna Nisbeti" başlığı altında; Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- Hazretleri Resulullah Aleyhisselâm'dan sonra dinden dönenlerle mücâdele ettiği gibi; bu Hatm'in de dinden dönen ve dîn-i mübîni bozmak isteyen kimselerle mücâdele edeceğine işaret ederek, bu sırrın Resulullah'ın devrine benzeyen devirde zuhûr edeceğine dikkati çekmektedir:
"Bir vakit, onun (Sıddîk-ı Ekber -radiyallahu anh-in) zikrettiği ve bana yazılı bir biçimde vârid olan; 'Seni gören yok mu, ey Muhammed?' sözü açıklanmıştı. Zîrâ bu, emirlik vaktinde Emîr'in yardımcılığının ertelenmesi hakkında bir işârettir.
Eğer Sıddîk halîfe olmasaydı; insanlar yoldan döner, keşif sona erer ve ma'rifet bozulup giderdi. O ancak halîfe'lik yapabileceği sâbit olduktan sonra 'Halîfe' olmamış mıdır? Dinden dönenlerle mücâdeleye de zâten bu nedenle koyulmuştur.
O'na da; 'Ey Muhammed, ey insan!.. Olanların oluşundan uzak olmamana rağmen, ne kadar da uzaktasın!' demiştir. Nitekim zaten; o değiştirme ve sonradan uydurma âleminde mevcut olmadığı için olanlar olmuştu!..
Onun başka bir hikmeti de onda gizlenen bir sırla ilgilidir. Bu sır da onun zamanıyla bitişen devirlerde zuhûr edecektir. Zîrâ Sıddîk Hatm'in bayrağı altında, ondan daha aşağıda bulunan bir kimse olduğu gibi; sana gizli kalan 'Şemsü'l-mağrib' de Sıddîk'ın mertebesinden daha aşağıdadır." ("Ankâ'-i Mugrib fî Ma'rifeti Hatmü'l-Evliyâ' ve Şemsü'l-Mağrib", s. 18 bas.: Mısır, 1954)