Mu'Azîz en-Nesefî -kuddise sırruh- Hazretleri
Halkı Dîn-i Muhammedî’ye
Dâvet Edecek Son Velî:
“Hâtemü’l-velâye” meselesini eserlerinde ustalıkla işleyen Azîz en-Nesefî -kuddise sırruh- Hazretleri, “Kitâbu’d-Derecât” adlı eserinde “Hâtemü’n-nübüvve”nin sâhibi olan Muhammed Aleyhisselâm’dan sonra, onun ümmetinden on iki büyük velînin zuhûr edeceğine işâret etmiş; peygamber olmadıkları hâlde halkı dîne dâvet edecek olan bu zâtlardan sonuncusunun “Hâtemü’l-velâye” mertebesine vâris olarak gönderileceğine dikkati çekmiştir:
“Nübüvvet, kâr-ı Hâtemiyyet Hazret-i Muhammedü’l-Mustafâ -sallallâhu te’âlâ aleyhi ve sellem- Cenâbları’na erişdi, buyurdular ki:
‘Benden sonra peygamber olmayan var ki, halkı benim dînime dâvet ede.’
Dîn-i Muhammedî’de ism-i ‘Velî’ peydâ oldu; Cenâb-ı Hüdâ Te’âlâ ümmet-i Muhammed’den on iki zât-ı pâki muhtâr edüp (seçip), kendi Hazret’ine mukarreb (yakın) buyurdu.
‘Âlimler peygamberlerin vârisleridir.’ (Buhârî)
Hadîs-i şerîf’i bu on iki zât-ı şerîf’in hakkında buyuruldu.
‘Ümmetimin âlimleri benî İsrâil’in peygamberleri gibidir.’ (Keşfü’l-Hafâ)
Hadîs-i şerîf’i yine ânların hakkında vârid olmuşdur. Ve en sonraki velî ki, on ikinin velîsidir; ‘Hâtemü’l-evliyâ’dır.” (“Kitâbu’d-Derecât”; Yazma Bağışlar, nr.: 3042, vr. 6a)
Nitekim Azîz en-Nesefî -kuddise sırruh- Hazretleri’nden yaklaşık iki asır sonra yaşamış olan Hâce Muhammed Pârsâ -kuddise sırruh- Hazretleri de, “Faslu’l-Hitâb” adlı eserinde Muhammedî kutupların sayısının on iki olduğunu beyân etmiş; kıyâmete kadar devam edecek olan bu on iki kutbun içine iki “Hatm”in de dâhil olduğunu haber vermiştir.(*)
Halkı Dîn-i Muhammedî’ye
Dâvet Edecek Son Velî:
“Hâtemü’l-velâye” meselesini eserlerinde ustalıkla işleyen Azîz en-Nesefî -kuddise sırruh- Hazretleri, “Kitâbu’d-Derecât” adlı eserinde “Hâtemü’n-nübüvve”nin sâhibi olan Muhammed Aleyhisselâm’dan sonra, onun ümmetinden on iki büyük velînin zuhûr edeceğine işâret etmiş; peygamber olmadıkları hâlde halkı dîne dâvet edecek olan bu zâtlardan sonuncusunun “Hâtemü’l-velâye” mertebesine vâris olarak gönderileceğine dikkati çekmiştir:
“Nübüvvet, kâr-ı Hâtemiyyet Hazret-i Muhammedü’l-Mustafâ -sallallâhu te’âlâ aleyhi ve sellem- Cenâbları’na erişdi, buyurdular ki:
‘Benden sonra peygamber olmayan var ki, halkı benim dînime dâvet ede.’
Dîn-i Muhammedî’de ism-i ‘Velî’ peydâ oldu; Cenâb-ı Hüdâ Te’âlâ ümmet-i Muhammed’den on iki zât-ı pâki muhtâr edüp (seçip), kendi Hazret’ine mukarreb (yakın) buyurdu.
‘Âlimler peygamberlerin vârisleridir.’ (Buhârî)
Hadîs-i şerîf’i bu on iki zât-ı şerîf’in hakkında buyuruldu.
‘Ümmetimin âlimleri benî İsrâil’in peygamberleri gibidir.’ (Keşfü’l-Hafâ)
Hadîs-i şerîf’i yine ânların hakkında vârid olmuşdur. Ve en sonraki velî ki, on ikinin velîsidir; ‘Hâtemü’l-evliyâ’dır.” (“Kitâbu’d-Derecât”; Yazma Bağışlar, nr.: 3042, vr. 6a)
Nitekim Azîz en-Nesefî -kuddise sırruh- Hazretleri’nden yaklaşık iki asır sonra yaşamış olan Hâce Muhammed Pârsâ -kuddise sırruh- Hazretleri de, “Faslu’l-Hitâb” adlı eserinde Muhammedî kutupların sayısının on iki olduğunu beyân etmiş; kıyâmete kadar devam edecek olan bu on iki kutbun içine iki “Hatm”in de dâhil olduğunu haber vermiştir.(*)